Eğer başın belaya girerse, hiçbirşey söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا وقعت بأي مشكلة لا يجب عليك قول أي شئ اتفقنا,أنا أعتمد عليك |
Bir şey söylemek zorunda değilsin, sadece aldım. Değiştir. Şurada. | Open Subtitles | ـ لا يتوجب عليك قول أي شئ وإنما التبديل ، هناك |
Bana böyle şeyler söylemene gerek yok, tamam mı? - Mektubumu aldın mı? | Open Subtitles | توقفِ, تعلمي انه ليس عليك قول هذا لي , حسنآ؟ |
Bunu iki kere söylemene gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليك قول هذا مرتين 528 00: 19: 34,249 |
Bunu söylemek senin için kolay. Her şeye sahipsin kaltak. | Open Subtitles | يسهل عليك قول ذلك لديك كل شيء يا سافلة |
Senin için söylemesi kolay. Sen Mr. White'sın. Oldukça havalı isim. | Open Subtitles | من السهل عليك قول ذلك ، لديك اسم لطيف سيد وايت |
"Buyrun gelin" demene gerek yok 300 çekimden sonra kendimi durdurmak biraz zor. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك قول "اقفز وغوص" آسف. بعد قطع الشريط ثلاثة مئة مرة |
Sana söylemesi kolay tabi, daha çocuğun yok. Yani, bak, bu tür şeyler için ileriye dönük planlar yapman lazım. | Open Subtitles | يسهل عليك قول ذلك لأن لا أولاد لك بعد أعني، اسمع، عليك التخطيط مسبقاً لهذه الأمور |
- Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin. - Arkadaşım ama. | Open Subtitles | ليس عليك قول أي شيء على الإطلاق إنها صديقتي |
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, fakat söylemediğiniz bir şeyi mahkemede kullanırsanız şayet bu savunmanıza gölge düşürebilir. | Open Subtitles | ليس عليك قول شيء دون مدعي عام لا تذكر شيئاً إلا في المحكمة |
Şu anda karşımızda dururken doğruyu söylemek zorunda olduğunu bildiğine göre bize ne söyleyeceksin? | Open Subtitles | ماذا تود أن تقول عندما تمثل أمامنا و تعرف بأن عليك قول الحقيقة؟ |
- Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | قومي بارجاعة مرة اخرى، مارجو ليس عليك قول أي شيء |
Böyle söylemek zorunda değilsin. Delilik bu. | Open Subtitles | لا يجب عليك قول ذلك , إنه جنون |
Böyle söylemene gerek yok Mel ama ben de sana bayılıyorum. | Open Subtitles | أنتِ.. ليسَ عليك قول ذلك، بل أنا من عليه. |
Bunu söylemene gerek yok. Tamam, gerek yok, ama böyle hissediyorum işte. | Open Subtitles | تعلم أنه لا يجب عليك قول ذلك - أعلم أنني لا يجب علي ذلك - |
söylemene gerek yok. Ben senin yerine söyleyeyim. | Open Subtitles | لا يجب عليك قول شيء أنا من سيقول. |
Bunu söylemek senin için kolay, değil mi? | Open Subtitles | من السهل عليك قول هذا |
Senin için söylemesi kolay. Geçen sefer bunları yaşamak zorunda kalmamıştın. | Open Subtitles | من السهل عليك قول هذا لم تعيش الأحداث في آخر مرة |
Birşey demene gerek yok. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك قول شيئ |
Sana söylemesi kolay tabi. Çünkü sen çocuğundan ayrı değilsin. | Open Subtitles | من السهل عليك قول ذلك فأنت لم تري ابنك يُمنع عنك |
Bana söylediklerini teybe de söylemen lazım. | Open Subtitles | عليك قول ما قلته للتو على شريط مسجل |
Bak baba, madem ödeyemeyecektin baştan söyleseydin de arkadaşlarıma senin zavallı birisi olduğunu söylemenin vereceği utançtan kurtarsaydın beni. | Open Subtitles | إذا كنت يا أبي غير قادر من الأساس على دفع الأموال فكان يجب عليك قول هذا وتوفر علي إحراج إخبار زملائي بأنك فاشل |
Bize tapelerin ne anlama geldiğini söylemen yetmez. Mahkemede de söylemelisin. | Open Subtitles | ليس كافياً لتخبرنا ما تعنيه الأشرطة عليك قول هذا في المحكمة |
Başkalarını geren sözcükler söylememelisin. | Open Subtitles | ليس مُفترض عليك قول كلمات قد تدفع الأشخاص للهلع. |
Bunu daha önce, senin için sokakları aşındırırken söylemen gerekirdi! | Open Subtitles | كان ينبغي عليك قول هذا سابقاً قبل أن أبحث لكم جميعاً عن طعام أو مال |
Kıvırcık.söylemek zorundasın. | Open Subtitles | -من ذو الشعر الأجعد -كان يجب عليك قول ذلك |