İki kış boyunca ona kaymayı, tırmanmayı ve avlanmayı öğretti. | Open Subtitles | على مرّ فصلين من الشتاء, علّمه كيفية التزلج، التسلق والصيد |
Bunu onlara büro öğretti ve o da bunu Sıfır Şüphe'nin izini sürmekte kullanıyor. | Open Subtitles | هو فقط رأى ماذا كان هناك علّمه المكتب و يستخدمه لتّعقّب المشتبه فيه زيرو |
Çok Yüzlü Tanrı ona yüzünü nasıl değiştireceğini ve hediyeyi nasıl vereceğini öğretti. | Open Subtitles | علّمه الإله متعدد الوجوه كيف يغيّر وجهه وكيف يهب العطية |
Sonradan hocasının kötü adam olduğu anlaşılıyordu. Ama ona her şeyi öğrettiği için takmamıştı. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك اكتشف مدربه بأنّه رجلٌ شرير لكن لا يهمّ لأنّه علّمه كلّ شيء. |
" Hasat Tanrısı'nın öğrettiği gibi " | Open Subtitles | #وعندما علّمه إلـه الحصاد هذا# |
Lütfen bunu ona öğretin. | Open Subtitles | رجاء علّمه هذا. |
Böyle daha doğru. Antrenörüm öğretti. | Open Subtitles | إنما هذا الأسلوب أكثر صحّة علّمه لي مدرّبي |
Böylesi çok daha doğru. Antrenörümüz öğretti. | Open Subtitles | إنما هذا الأسلوب أكثر صحّة علّمه لي مدرّبي |
Buna inanmayacaksın! Ona klozeti kullanmayı bile öğretti. | Open Subtitles | لن تصدّق ذلك ،لقد علّمه استخدام المرحاض |
Türk'ü ben yarattım, ama ona satranç oynamayı Dmitri öğretti. | Open Subtitles | (قمت بتصميم الــ (تـــركــ لكن (ديمتري) علّمه كيف يلعب الشطرنج |
- Tanrı öğretti. | Open Subtitles | الرب هو من علّمه |
Babam ona bildiği herşeyi öğretti. | Open Subtitles | والدي علّمه كل شئ عرفه |
Jackson ona bisiklet sürmeyi öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمه (جاكسون) كيف يقود الدرّاجة |
Shoziro ona herşeyi öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمه (شوزيرو) كلّ شئ |
Michael Corleone gibi hissediyorum. Bilirsin, o şişman adamın ona silah kullanmayı öğrettiği sahnedeki gibi. Bana şişman adam olduğumu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | كان شعوراً و كأنّ (مايكل كوليون) في ذلك المشهد عندما علّمه ذلك السّمين كيفية الإطلاق من ذلك المسدس |
Kendini nasıl koruyacağını öğretin. | Open Subtitles | علّمه كيف يدافع عن نفسه |