Bana kalırsa yatmaktan vücudunuzda koca bir yara çıkana kadar nemli çarşaflarda yatabilirsiniz. | Open Subtitles | بقدر معرفتي، ستظل مستلقيًا في ملاءاتك المتعرّقة إلى أن تُصاب بقرحة فراشٍ عملاقة |
Ben eve gitmek istedim! koca bir bulutun üstüne değil. | Open Subtitles | لقد أردت العودة للوطن وليس الذهاب الى سحابة عملاقة |
Ve bu noktada hissettiğim şey, ortada dev bir boşluk olduğuydu. | TED | ولذلك احساس الذي احسست به هو ان هناك فجوة عملاقة هنا. |
Belki de yaşama bakışımızı değiştirecek dev bir felsefi değişim. | TED | ربما يكون هذا العمل خطوة فلسفية عملاقة في نظرتنا للحياة. |
süper bilgisayarlar da büyük modeller çalıştırıyoruz; benim yaptığım da bir bu. | TED | نحن نشغل نماذجا عملاقة على حواسيب السوبر كومبيوتر. وهذا ما أفعله أنا. |
Bence bu kocaman bir kamera. Küçük el kamerasına ne oldu? | Open Subtitles | أعتقد أن هذه كاميرا عملاقة ماذا حدث للكاميرات من الحجم الصغير |
Fotoğrafik bir kanıt olmadan ne kadar büyük bir balık yakaladığınızı kanıtlayamazsınız. Ve bu, balıkçılığın başlangıcından beri böyleydi. | TED | من غير دليل مصور، لا يوجد شيء يثبت اصطيادك لسمكة عملاقة وهذا كان هو الحال منذ بداية صيد الأسماك. |
Uzaya muazzam miktarda gaz ve toz saçarak devasa bir nebula oluşturacak. | Open Subtitles | وستقذف بكميات هائلة من الغاز والغبار الى الفضاء،لتتشكل على هيئة سُدُم عملاقة |
Burada kaybolmak çok kolay. Sanki koca bir tavşan yuvası gibi. | Open Subtitles | من السهل أن نضيع نها كأرض عملاقة للأرانب |
Şimdi bütün kızlarda koca güneş gözlükleri... dövmeler... üstünde sevimli köpeklerin olduğu çantalar... | Open Subtitles | وفي هذه الأيام, إنه واضح, نظاراتٌ عملاقة وشوم, حقائب فيها جِراءٌ صغيرة. |
Fakat su böceğine göre koca bir trambolin . | Open Subtitles | لكن لدائس الماء، إنه منصة بهلوان عملاقة. |
Fark etmediysen, bu şirket gezegende koca bir delik hâlini almak üzere. | Open Subtitles | في حال لم تُلاحظ، هذه الشركة على وشك أن تُصبح حفرة سيجارة عملاقة في الأرض. |
Merak etme, Jimmy. Bir bacakla biraz ağır olacak ama dev adımlar atacaksın. | Open Subtitles | لا تقلق يا جيمى , بقدم واحدة ستخجل قليلا لأنك خطوت خطوات عملاقة |
Kara parçası tarafından engellenmeyen bu dalgalar, açık denizde dev boyutlara ulaşabilirler. | Open Subtitles | وهناك في المحيط الواسع، حيث لا يابسة تعيقها تصبح الموجات الصغيرة عملاقة |
Bu hoş bayanın eski sevgilisini dev bir solucana mı dönüştürdün? | Open Subtitles | هل حولتي الحبيب السابق لهذه السيدة اللطيفة إلي دودة عملاقة ؟ |
Bir sinek görmüş olabilirsiniz, hatta bir süper sinek, ama uçan bir eşek görmediğinize bahse girerim. | Open Subtitles | قد تكون رأيت ذبابة منزلية، أو حتى ذبابة عملاقة لكني أراهن أنك لم تر ذبابة حمار من قبل |
büyük sayıları çarpanlarına ayıracaklar, o halde bir süper bilgisayara ihtiyaçları var. Ve bunlardan pek fazla yok. | Open Subtitles | سيقومون بتحليل أرقام كبيرة جداً، لذا فإنهم سيحتاجون إلى كمبيوترات عملاقة ولكن يوجد البعض منها فحسب |
Omzuma biri dokundu, dönüp baktığımda kapüşonlu kazağı olan kocaman bir kız bana doğru yürüdü. | TED | شعرت بالضغط على كتفي والتفت حولي لأرى فتاة عملاقة تخرج من الجمهور |
Bu onun ihtişamlı prodüksiyonuydu. devasa bir sahnede tek bir kişi. | Open Subtitles | كان شيئاً ضخماً مُصطنعاً يتركّز على شخصٍ واحد يعتلى منصّة عملاقة, |
Aslında ben canavar kamyon alırız diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الواقع ، كنتُ أفكر يمكننا شراء شاحنة عملاقة |
Titan adındaki dev zalimler Her yeri alt üst ederdi. | Open Subtitles | ووحوش عملاقة جبارة تسيطر على كل مكان |
Jüpiter ve Satürn gibi gaz devler üzerinde barınabileceğimiz yerler değiller. | Open Subtitles | كواكب غازية عملاقة كالمشتري وزحل ليست بالكواكب التي يمكن أن نأمل بتحويلها. |