"عنان" - Translation from Arabic to Turkish

• serbest
• sal
• sıçra

Bunu bir daha yüzüme vurmayacağına yemin edeceksin. Çünkü bunu yaparsan asla karşılaşmak istemediğin kötü ruhları serbest bırakmış olursun.
لأنه إذا قمت بذلك ستطلق عنان الشيطان الذي لا تريد لقائه

Süt şişelerindeki canavarı serbest bırakana kadar bekle.
انتظر حتى أطلق عنان الوحش في لعبة زجاجات الحليب

- Gideceğiz ve içindekini serbest bırakmanın yeri ve zamanı da gelecek ama şu an, isteyeceğin son şey, buradakilerin sana olan korkularından altlarına sıçmaları.
وسيكون هناك زمان ومكان لتطلقي عنان نفسك لكن الآن أخر ما تريدينه أن يكون جميع من هنا

Bütün kötülüğünü gökyüzünden dünya gerçekliğinin üstüne sal.
أطلق عنان شرّك من فوق السماء إلى عالم الأرض

Aşağı in de şu canavar babafingonu sal ortalığa.
حان الوقت للنزول وإطلاق عنان القضيب الوحش

Göklere doğru sıçra
وابلغ عنان السماء

Göklere doğru sıçra
ابلغ عنان السماء

3.000 yıldır korktuğumuz bir yaratığı serbest bıraktın.
أطلقت عنان مخلوقا خفنا على 3,000 سنة.

Sen bulmacayı çözdün. Gücü serbest bıraktın.
انت قد حللت اللغز واطلقت عنان القوه

Biraz çocukları serbest bırakmam gerekiyor.
يجب أن أطلق عنان إبنيّ قليلًا.

Burası canavar serbest bıraktığınız kısım, tamam mı?
هذا عندما تطلقين عنان الوحش , حسناً

Sana verdiği gücü serbest bırak.
أطلق عنان القوّة التي أعطاك

Bir şeyler serbest kalmış olmalı.
الشيء أطلق عنان.

Tanrılar senin tarafında olabilir ama yarın Titanları serbest bırakıyorum.
ربّما تكون (الآلهة) بجانبكَ، ولكن غدًا سأطلق عنان (الجبابرة)

Gouwu Dağına çarpıp yeşile döndüren ve Teo Tei'yi serbest bırakan bir meteor gönderdi.
السماء أرسلت نيزكًا الذي ضرب جبل (غوو)، يحوله للون أخضر ويطلق عنان وحوش "تاو تي".

Titanları serbest bırakacağım.
-سأطلق عنان (الجبابرة )

İlk adım, Pete ve myka'yı öldür. İkinci adım, nükleer silahları sal ve sonra da, bum!
الحاسوبات ستتولى الأمور بالخطوة الأولى ثم في الخطوة الثانية تقتل (بيت) و(مايكا)، ثم تطلق عنان الترسانة النووية فتتفجر!