Üçüncü bir element daha ekleyelim: bir model ekleyelim. | TED | أريد أن أزيد عنصرا ثالثا. أريد أن أزيد نموذجا. |
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
Kriptonitte bilinmeyen bir element vardı ve Süpermen ölmedi. | Open Subtitles | حسنا, فى الكريبتونيت كان هناك عنصرا غير معروفا و لو يمت سوبرمان |
Fatima Magalani isimli bir muhteşem kadın ilerleyişimizde önemli bir yer aldı çünkü Rus güçlerine karşı direnişte konuşmacımızdı. | TED | السيدة المذهلة فاطمة مجالاني كانت حتما عنصرا فعالا فيما كان يجري وكانت الناطق باسم المقاومة ضد الروس. |
Tahtayı şekillendirmeyi, üstünde durup sörf yapabilmeyi tam olarak öğrendiğimizde bu kültürümüzün törensel bir öğesi durumuna geldi. | Open Subtitles | عندما تعلمنا فعلاً أنَّ بإستطاعتنا إنشاء الالواح للوقوف وركوب الامواج أصبح عنصرا ًعقائديا ً لثقافتنا. |
Sadece bir göz, size bakıyor ve yüzdeki diğer her şey göz ardı ediliyor. Bu sadece bakışı izole edilmiş bir element olarak algılamak için. | TED | عين واحدة فقط ، تنظر إليك ، والقضاء على كل شيء آخر عن الوجه. ولكن مجرد أن تنظر نظرة بطريقة معزولة كنوع من ، بوصفها عنصرا. |
Ki bu da elementlerin yapılarını, atomları ayıklayarak, değiştirme ve tamamen yeni bir element | Open Subtitles | الذي هو عملية تغيير هيكل عنصرا بواسطة حيويي ذرات... |
Görüyorsan ya, su temel bir element değil, bir bileşik. | Open Subtitles | الماء ليس عنصرا أساسياً بل هو مركب |
Yeni bir element keşfettik. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا عنصرا جديدا. |
Her bir boncuk, her bir renkli şerit, aynı zamanda bir müzik notası gibi okunabilecek bir hava elemanını temsil ediyor. | TED | كل خرزة لوحدها، كل شريط ملون لوحده، يمثل عنصرا من الطقس يمكن أن يقرأ كذلك كنوتة موسيقية. |
Bu hastalıkların hepsinin... ...bedenlerimizin geliştiği çevreden... ...bugün çok farklı bir çevrede yaşadığımız... ...gerçeğiyle doğrudan ilgisi olan... ...güçlü evrimsel bir bileşeni vardır. | TED | كل هذه الأمراض تحمل عنصرا تطوريا قويا يتصل مباشرة بواقع أننا نعيش اليوم في بيئة مختلفة جداً .عن تلك التي تطورت فيها أجسادنا |
Abraham Lincoln başka bir unsur olduğunu fark etti. | TED | أبراهام لينكولن أدرك أنّ هناك عنصرا آخر. |
TK: Ki bu çok çekici bir tasarım elementi. | TED | تيد: الشيئ الذي يعتبر عنصرا جذابا في التصميم |
Ve Juanderson okula gitmek yerine, yaşadığı bölgede, bir çeşit fırsat ve umut yaratan uyuşturucu ticaretine girmiş. | TED | ولكن جوانديرسون حصل على فرصة حصل على امل وقاه من ان يغدو عنصرا في تجارة المخدرات |
Ve şans şuan hayatımın bir öğesi değil. | Open Subtitles | و الحظ ليس عنصرا في حيــاتي الآن |