Anlamıyorsun, kapıcı kapımı zorla açmaya çalıştı ve ben ayaklarından dışarı iteledim. | Open Subtitles | حاول مراقب المبنى فتح الباب عنوة لكني جعلت قدمه تنحشر في الباب |
Cinayet gecesi Christine Stanford'un evine zorla girmeye çalıştınız mı? | Open Subtitles | هل حاولت الدخول عنوة إلى منزل كريستين في ليلة الجريمة؟ |
İlk polis raporuna göre zorla girme veya boğuşma izi yok. | Open Subtitles | لا دليل على الإقتحام عنوة أو الصراع وفقا لتقرير الشرطة الأولي |
Şey bu biraz karmaşık haneye tecavüz oldu. | Open Subtitles | حسناً، هذا يزيل الإثارة عن الإقتحام عنوة |
Bazı insanların hala terbiyeleri var insanların evlerine zorla girmiyorlar. | Open Subtitles | هذا لطيف ، لا زال هناك أناس يتمتعون بالأخلاق الحميدة ولا يدخلون عنوة إلى بيوت الآخرين |
Sanırım birisi zorla depoya girmiş. Kilit kırık. | Open Subtitles | أعتقد لأنّ أحداً دخل عنوة إلى المخزن كان القفل مفتوحاً |
Akşam yemeği saatindeki, yani 5, 6 ve 7'deki tahrişler ise zorla girildiğini, kadının, erkeğe yardım etmek için bir şey yapmadığını gösterir. | Open Subtitles | 5، 6، أو 7 تدّل على الدخول عنوة المرأة لم تقم بشيء لأجل مساعدة شريكها وبالتالي تتلقى كدمات خطيرة |
Dairene zorla girdim... Biliyorum. Biliyorum. | Open Subtitles | .. ـ لقد دخلت عنوة هنا ـ أعلم ذلك , أعلم ذلك |
Dairene zorla girdim... Biliyorum. Biliyorum. | Open Subtitles | .. ـ لقد دخلت عنوة هنا ـ أعلم ذلك , أعلم ذلك |
Çok sinirlenmişti. Beni tuttuğu gibi, zorla bindirdi. | Open Subtitles | استشاط غضباً ثم جرّنى وأركبنى القارب عنوة |
İçeri zorla girilmemiş. Hâlâ nasıl girdiğinden emin değiliz. | Open Subtitles | لا يوجد دخول عنوة ما زلنا غير متأكدين من كيفية دخوله |
İçeri zorla girildiğini söylemiştiniz. Bana göstersenize. | Open Subtitles | لقد ذكرت من قبل أن هناك اقتحام عنوة للمكان لما لا ترني أين هذا؟ |
İçeri zorla girildiğine dair bir bulgu yok. | Open Subtitles | ويؤكد هذا أننا لم نعثر علي علامات دخول عنوة للمنزل |
- Neden onu öldürmüşler? - zorla girildiğine dair iz yok. Saldırganlarını tanıyormuş. | Open Subtitles | لا علامة على الدخول عنوة على الأغلب أنه يعرف الذي هاجمه |
zorla girildiğine dair bir iz veya parmak izi yok. | Open Subtitles | و لا توجد آثار على الدخول عنوة و لا توجد بصمات أصابع |
Dairenizde kimse yok. zorla girildiğine dair bir iz yok, parmak izi yok. | Open Subtitles | لا يوجد أحد في شقتك ، و لا توجد آثار على الدخول عنوة و لا توجد بصمات أصابع |
Bu aleti zorla açamayacağız. Kilit açma şifresinin ne olduğunu öğrenmemiz lazım. | Open Subtitles | لا يمكننا فتح هذا الشئ عنوة , يجب علينا معرفة رمز فتح القفل |
25 yaşında haneye tecavüzden hapse girmiş. | Open Subtitles | ذهب للسجن عندما كان عمره 25 عاما بتهمة الدخول عنوة |
haneye tecavüz. Cezası 3 yıl hapis ya da 5000 won. | Open Subtitles | عقوبة دخول سكن خاص عنوة 3 سنوات سجن أو 5 ملايين ين. |
Polis kapıda zorlama izi olmadığını söyledi. | Open Subtitles | رجال الشرطة قالوا انهم لم يعثروا على أي أثر للدخول عنوة |
Belki de çekmecemi kırıp, motivasyon CD'lerimi çaldığın için olabilir. | Open Subtitles | ــ ربما لأنك دخلت مكتبي عنوة وسرقت أقراصي التحفيزية |
Ne yani, girip kasayı mı açacaksın? | Open Subtitles | ما الذي ستفعله، هل ستتسلل عنوة وتفتح الخزنة ؟ |
Ve Myroses'ları yataklarından sürükleyip, duvar kasasının şifresini vermeye zorlamış. | Open Subtitles | دخل عنوة بعد منتصف الليل اخرج الزرجين من سريرهما اجبرهما على اخباره بالرقم السري للخزنة |
İzinsiz girdiğine göre, kötü haberlerin var sanırım. | Open Subtitles | دخولك هنا عنوة , أعتقد أنه لا يبشر بالخير |