| Bayrağını sana devredince sen de onun gibi inatçı çıktın. | Open Subtitles | و عندما ورثتي مسؤوليات عمله كنتِ عنيدة كما كان هوَ |
| Hayır, sen... Ben bein inatçı değilim! Bir bein 'inatçı ediyoruz. | Open Subtitles | لا، أنا لست عنيداً أنت من تكوني عنيدة أعرف أنها تتألم |
| Bu engeller ürkütücüydü ama ben aynı zamanda inatçı bir ergendim. | TED | وهذه العوائق كانت مُحبطة، ولكني كنت أيضاً مراهقة عنيدة. |
| Ve seninle neden evlendiğini de biliyorum. Onun kadar inatçısın. | Open Subtitles | أنا أعرف أيضا لماذا تزوّجك لأنك عنيدة مثله |
| Hadi ama, Charlie. İnat etme. Burada hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | هيا يا تشارلي، لا تكوني عنيدة ليس لديكِ شئٌ هنا |
| Bencil, aç gözlü, cahil materyalist, inatçı, dik kafalı biriydi. | Open Subtitles | لقد كانت أنانية ، انتهازية ، متحفظة مادية ، عنيدة متشبثة برأيها لقد كنت أحبها بجنون |
| İnatçı olduğun için de bana nedenini söylemiyorsun. | Open Subtitles | و أنت ما زلت عنيدة ولا تريدين إخباري بشيء. |
| O kadar inatçı ki komik oluyor, tıpkı ailenin diğer fertleri gibi. | Open Subtitles | إنّها عنيدة جداً، تماماً كما بقية أفّراد العائِلة |
| Ve sözümüzü dinlemiyor, ve son zamanlarda oldukça inatçı. -Bütün çocuklar böyle. | Open Subtitles | لكن عندها مشكلة للإنصياع للأوامر وهي كانت عنيدة جدا مؤخرا |
| Yetişip daha iyisini başaracaksın. Sen dayanıklı inatçı cinstensin. | Open Subtitles | سوف تتجاوزين ذلك وسوف تفعلين أفضل فأنتي عنيدة وجريئة |
| Larry, vazgeçmek. O olmak istiyor zaman o inatçı. | Open Subtitles | لاري ، استسلم إنها تكون عنيدة عندما تريد هذا |
| Çalışkan ve inatçı. Erkek gibi dayanıklı. | Open Subtitles | أعمل بكد و عنيدة كما انني أمتلك قوة الرجال |
| Çok inatçı, geçerli sebeplerimizi bile dinlemeyecek ve kendi istediğini yapacaktır. | Open Subtitles | إنها عنيدة, لن تستمع إلى الأسباب و بالتأكيد إنها تعمل حسب طريقتها الخاصة |
| Çok inatçı. Kendine nasıl bakıyor anlayamadım. | Open Subtitles | انها عنيدة للغاية لا أتخيل كيف تعتني بنفسها |
| Konuşmanız için ikinizi bir araya getiririm ama sen çok inatçısın. | Open Subtitles | كنت سأجمعكما معاً كي تناقشا الأمر، لكنك عنيدة جداً |
| Fiziksel olarak değil ama kabul etmelisin ki, bu bakımdan biraz inatçısın. | Open Subtitles | حسنا ،ليس جسديا لكن يجب أن تعترفي ،فيما يتعلق بهذا فأنت عنيدة قليلا |
| İnat edip onu canından bezdirme. | Open Subtitles | أنتي يجب ألا تكوني عنيدة وتوصليه إلى الموت |
| Keçi gibi inatçıdır ve yatakta vakit geçirmeyi çok sever. | Open Subtitles | أنها عنيدة بحق، وسوف ترغب بالبقاء في السرير لمدة طويلة |
| Öyle inatçıyım ki, görümcemden daha üstün olmaya çalıştım. | Open Subtitles | كنت عنيدة جدا وحاولت أن أكون أفضل من كنتي |
| Bana sorarsan, kız sadece inatçılık ediyordu. | Open Subtitles | لقد كانت ليلة طويلة علينا جميعا. حسننا إذا سألتنني أقول إنها كانت عنيدة |
| Dağlar çok çetindi ve katırlar çok inatçıydı. | Open Subtitles | البلاد كانت جبلية والبغال كانت عنيدة ماتت كلها عدا واحدة ماتت فيما بعد |
| Belki de sadece dik başlı biridir ve kendini her şeyden soyutlamıştır. | Open Subtitles | أو ربّما هي مجرّد إمرأة عنيدة أرادت عزل نفسها بعيداً |
| O zamanlar bile inatçıydın. | Open Subtitles | لقد كنت عنيدة من الوهلة الأولى |
| Öfkeli, zalim, amansız, zayıf ve fakir bir kocası var. | Open Subtitles | عنيفة ، قاسية ، عنيدة متزوجة من زوج ضعيف مسكين. |
| Nasıl başarıyor bilmiyorum ama, o çok kararlı bir genç kız. | Open Subtitles | إنها فقط فتاة عنيدة لها إصرار. لا أعلم من أين أتت بهذا |
| Israrcı olmasına rağmen yine de oldukça çekici bir kısraktı. | Open Subtitles | لقد كانت ساحرة الجمال وبطريقة عنيدة ومزعجة |
| Onun gibi dikbaşlı kızlar iyi olur zaten. | Open Subtitles | فتاة عنيدة مثلها ستكون بخير |