"عن حقيقة" - Translation from Arabic to Turkish

    • gerçeğini
        
    • gerçeğinden
        
    • bahsetmiyorum
        
    • hakkındaki gerçeği
        
    • bir gerçeği ortaya
        
    Charlie, onunla hâlâ birçok ortak noktamız olduğu gerçeğini göz ardı edemezsin. Open Subtitles لا يمكنك التغاضي عن حقيقة أن لازال بيننا الكثير من الأمور المشتركة
    Şiir, ölüm gerçeğini, hayatımızı hızlı çekime alarak haykırır bize. TED إنها تتكلم عن حقيقة الموت من خلال تعظيم سرعة انتهاء حياتنا
    Son birkaç haftadır o kadar stresliydim ki küçük oğlumun evleniyor olduğu gerçeğini gözden kaçırmıştım. Open Subtitles أعني,أنني كنت مضغوطة جداً هذه الأسابيع السابقة حتي أنني عميت عن حقيقة أن ولدي سيتزوج
    Spesifik olarak iş ve uykunun faz bazlı veya seviye bazlı oluşu gerçeğinden bahsediyorum. TED أنا أتحدث بالضبط عن حقيقة ان النوم والعمل يستندان على مراحل , و المرحلة تعتمد علي حدث.
    Darryl ile bu gece sevişeceğimiz gerçeğinden bahsetmiyorum bile. Open Subtitles بغض النظر عن حقيقة اني سأنام مع داريل فان هورن
    Bak, taklit etmeyi seçtiğin Yüce Varlık hakkındaki gerçeği ortaya çıkarabilirim. Open Subtitles أستطيع الكشف عن حقيقة الكائن الأسمى الذي اخترت أن تنتحل هويته
    Ancak sabah ışığı korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı: kurbanları önceki ev sahiplerinden başkaları değildi. TED ولكنّ إشراقة الصبح انجلت عن حقيقة مروّعة: لم يكن القتلى إلّا أولئك الذين استضافوهم من قبل.
    Pekala, bir buçuk gündür uçakta olmama rağmen bayağı iyi göründüğüm gerçeğini bir kenara bırakırsak bana havaalanında elinde çiçeklerle ve brozlaşmış yaz sonu teninle böyle pusu kuramazsın Open Subtitles حسنا ، بغض النظر عن حقيقة أننى أبدو بحالة جيدة للغاية باعتبار أننى كنت بالطائرة تقريبا لمدة يوم و نصف أنت لا يمكنك أن تستقبلنى فى المطار بمجرد زهور
    Hala yalnız yaşadığım gerçeğini aileme savunarak geçiremem, o geceyi. Open Subtitles كلا ، ليس عند عائلتكِ كلا ، لا أستطيع قضاء الليل بأكمله بالدفاع عن حقيقة أنني لا أزال أعيش بمفردي عن عائلتي
    Senin büyük bir Amerikan gazetesinde boks muhabiri olduğun gerçeğini ve birkaç hafta önceye kadar Bob Satterfield'in kim olduğunu bilmediğini söylemiyorum bile. Open Subtitles ناهيك عن حقيقة أنك مراسل صحفي مختص بالملاكمة في صحيفية يومية أمريكية و لبضعة أسابيع سابقة لم تكن تعرف من هو بوب ساترفيلد
    Muhtemelen babanızın olmadığı gerçeğini telefi etmek için. Open Subtitles وربما كان لتعوضك عن حقيقة أن والدك ليس موجودا
    Bu Amber'ın bir tabutta olduğu gerçeğini unutturur. Open Subtitles وهذا سيعوّضه عن حقيقة أن آمبر ترقد في تابوت
    Gece bir şeyin cesetlerden birini çaldığı gerçeğini görmezden mi geleceğiz? Open Subtitles هل سوف تتغاضوا عن حقيقة ان شخص ما سرق احدى الجثث بالبارحة ؟
    Herhangi bir Afrika nehri kıyısında da olabilirdim, tabi bu manzaranın sizin ve benim gibi insanlara, yaklaşık 200.000 yıI ev sahipliği yapmış olduğu gerçeğini saymazsak. Open Subtitles يمكن أن أكون بجانب فرع أي نهر أفريقي، بعيداً عن حقيقة علمنا بأن هذه المنطقة كانت موطناً لأناس، ناس مثلي ومثلك،
    Kaybedecek zamanımızın olmadığı gerçeğinden söz ediyorum. TED أنا أتحدث عن حقيقة أننا لا نملك وقتاً نضيّعه.
    Avrupa'da şimdiden şeker pancarından çıkarılmaya başlandığı gerçeğinden bahsetmesek de. Open Subtitles ناهيك عن حقيقة ان اوربا بالفعل تستخرج السكر من البنجر السكري
    Senin bu dinin konusunda son zamanlarda inanma zorluğu çektiğim gerçeğinden... Open Subtitles ...إنني أتحدث عن حقيقة كوني أعاني من مشكلات مؤخراً ...بالإيمان بهذا
    Belli ki ruhsal bağlarının derinliğini kavramak için daha çok eğitime ihtiyacın var hava bükme konusunda ustalaşman için önünde uzun bir yol olduğundan bahsetmiyorum bile. Open Subtitles من الواضح أنك بحاجة الى مزيد من التمرين للتحكم بأعماق روابطك الروحية ناهيك عن حقيقة أنك على بعد أشواط عدة
    Birlikte büyüdükleri gerçeğinden ve Vincent'ın karanlık yanlarını bilmemesinden bahsetmiyorum bile. Open Subtitles ناهيك عن حقيقة أنهما تربيا سويا كما انها لاتعرف كل جوانبه المظلمه
    Annemin, onun hayatını tam bir işkenceye çevirdiğinden bahsetmiyorum bile. Open Subtitles ناهيك عن حقيقة أن أمي جعلت حياتها تعيسة جدا.
    Ona olanlar hakkındaki gerçeği anlatırız. Ne düşünüyorsunuz? Open Subtitles وسوف نخبروها عن حقيقة كل شيء حدث ما رأيكم ؟
    Ya da eve gider, kötü adamların dünyayı nasıl bir çorbaya çevirdiği hakkındaki gerçeği hazmetmeye çalışırsın. Open Subtitles او يُمكنك العودة لمنزلك والقلق عن حقيقة ان الاشخاص السيئين هم من يُديرُون العالم
    SD-6 hakkındaki gerçeği ilk o zaman duydum. Open Subtitles وكانت هذه أول مره سمعت عن حقيقة الـ إس دي -6
    Sadece Çinli-Amerikalılara ve göçmen deneyimlerine değindiği için değil, ayrıca gizemli bir gerçeği ortaya çıkardığı için: sevdiğiniz kişiler tarafından görülme ve anlaşılma ihtiyacı. TED ليس فقط للطريقة التي تُخاطب بها الصينيين الأمريكيين، وتسرد بها تجارب المهاجرين، لكن أيضاً لكشفها الغطاء عن حقيقة أعمق: الحاجة لتكون مفهوماً ومسموعاً من طرف من تحبهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more