Dünyanın her yerinde bir şeyler arayan genç insanlar gördüm. | TED | أجد الشباب في جميع أنحاء العالم يبحث عن شيء ما. |
Ve bu Lou'nun yani babamın küçük bir klibiyle sonlanır, çok sevgili babam hakkında bir şeyler söyleme, hayatın tesadüfleridir. | TED | و تنتهي هذه المشاهد بمقطع صغير لوالدي متحدثاً عن شيء عزيز جداً إلى نفسه و هو حوادث الحياة و أحداثها. |
Çok heyecan verici olduğunu düşündüğüm bir şeyi paylaşmak istiyorum. | TED | حسنًا، أريد أن أخبركم عن شيء أعتقد أنه مثير حقًا. |
Burda daha elle tutulur bir şeyden bahsediyoruz, Dr. Randall. | Open Subtitles | نحن نتكلم عن شيء أكثر موضوعية بقليل أيتها الطبيبة راندال |
Sana sorduğum şeyler hakkında bana samimi olarak cevap ver, tamam mı? | Open Subtitles | وإن سألتك عن شيء .. ستصدقني القول ، أليس كذلك ؟ |
Biraz daha büyük yaşa uygun bir şeye ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن شيء أكثر من ذلك بقليل في سن مناسب؟ |
- Bir şey sorabilir miyim? - Tabii. | Open Subtitles | مرحباً, هل يمكنني سؤالك عن شيء ما ؟ |
Tersini gösteren çok fazla kanıt olsa da ben gerçek bir şeyin peşindeyim. | Open Subtitles | ولكن أيضاً هنالك الكثير من الدليل على العكس أنا أبحث عن شيء حقيقي |
Öyleyse yarası kanarken araba kullanıyordu. Yarasına bastıracak bir şeyler aramıştır. | Open Subtitles | إذن، هو يقود السيّارة وينزف إنّه يبحث عن شيء لتضمييد الجرح |
Takma adla giriş yaptı ve hala bir şeyler arıyor. | Open Subtitles | لقد حجز تحت اسم مزيف ولا تزال تبحث عن شيء |
Bu arada Büro, Dara'yla ilgili bir şeyler bulması için personeli görevlendirmiş. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، مكتب حصلت على الناس تبحث عن شيء في درعا. |
"İIk" gibi belli belirsiz tanımlanmış bir şeyi nasıI araştırmayı umuyorsun? | Open Subtitles | وكيف تخططين في البحث عن شيء غير معرَّف مثل الأول ؟ |
Ancak otopsi bir şeyi gözden kaçırdı. Zehir raporu temiz çıkmıştı. | Open Subtitles | ولكن الطبيب الشرعي غاب عن شيء تقرير السموم أنه كان نظيفاً |
Bu cinayet daha büyük bir şeyi örtbas ediyor bence. | Open Subtitles | بدأت اشعر بأن هذه الجريمة هي تغطية عن شيء أكبر |
- Muhtemelen şu anda bile aklında olan bir şeyden. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن شيء ما ربما تومئ لك ونحن نتكلم. |
Neden binlerce yıl önce olmuş bir şeyden bahsedeyim ki? | Open Subtitles | لماذا علي التحدث عن شيء حدث منذ ألف سنة ؟ |
Sana sorduğum şeyler hakkında bana samimi olarak cevap ver, tamam mı? | Open Subtitles | وإن سألتك عن شيء .. ستصدقني القول ، أليس كذلك ؟ |
Bizim endüstrimizde, burada farklı ya da benzersiz bir şeye bakıyor değiliz, toplumumuzu ve yaşam tarzımızı daha normal yapmak için hazırlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | في صناعتنا , نحن لانبحث عن شيء مختلف أو فريد هنا علينا أن نكون مستعدين لجعله أكثر طبيعية في مجتمعنا وفي طريقتنا للعيش |
- Teşekkürler, iyi o zaman. - Bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | شكراً ، هذا لطف منكِ - هل يمكنني سؤالكِ عن شيء ؟ |
Onları her zaman başka bir şeyin yerini tutar gibi kullanırız ama asla gerçek değiller. | TED | دائمًا ما تستخدم كعنصر نائب عن شيء آخر لكن لا تكون أبدًا الشيء الحقيقي. |
Ama bu çatı katını neden birinin satılığa çıkardığını açıklamıyor. Özel Bir şey mi bakıyorsunuz bayım yoksa sadece bakıyor musunuz? | Open Subtitles | و هذا لا يفسر لم يضع شخص ما عليتنا للبيع تبحث عن شيء مميز سيدي أم فقط تلقي نظرة؟ |
Bunu oldukça ciddiye aliyorum; ama bugün, son bir iki yıldır çok önem verdiğim bir konu hakkında konuşmak için buradayım. | TED | واتعامل مع هذه المواضيع بجدّية. إلا أنني سأتحدث عن شيء مختلف هذه المرة أمر شغل تفكيري خلال السنة أو السنتين الماضيتين |
"Bu söz ettiğin kişi kız kardeşim de olabilirdi, şakalarını başka bir konuda yapsan veya başka bir şey hakkında konuşsan olur mu? | TED | تعلمون، يمكن أن تكون تلك أختي التي تتحدث عنها، وهل لك أن تمزح عن شيء آخر؟ أو هل يمكنك الحديث عن شيء آخر؟ |
Hiç almadığın bir şey için vergi ödemek ister misin? | Open Subtitles | هل ترغب في دفع ضرائب عن شيء أنك لم تتلق؟ |
Hükümetinizin Checkmate organizasyonu ve kimin peşinde oldukları ile ilgili. | Open Subtitles | عن شيء تطلق عليه حكومتكم ''مات الشاه'' ومن يسعون إليهم |
Yakın bir zamanda Etiyopyalı bir grup eylemciyle tanıştım ve onlar bana birçok kez duyduğum şeyleri söylediler. | TED | التقيت مؤخرًا بمجموعة من النشطاء الأثيوبيين، وأخبروني عن شيء لطالما سمعتُ عنه. |
O yüzden bu yıl, bir şeylerden vazgeçmek yerine, her günümü dilimin altına bir mikrofon sıkıştırılmışcasına, çekingenliğimin altında bir sahne varmışçasına geçireceğim. | TED | لذا هذا العام، بدلا من التخلي عن شيء سأعيش كل يوم وكأن هناك مذياعا مدسوسا تحت لساني، مسرحا في أسفل كبتي. |
Bunun yerine, doğum günleri ve küpköklerden çok daha ilginç bir şey hakkında, biraz daha derin ve benim zihnime, işten daha yakın birşey hakkında konuşacağım. | TED | أنا أرغب بالتحدث عوضاً عن ذلك عن شيء مثير للإهتمام أكثر بكثير من أعياد الميلاد والجذور التكعيبية أنه شيء أعمق وأقرب إلى عقلي .. من عملي |