Eşin herhangi bir duygu kırıntısı göstermekten nefret ediyor. | Open Subtitles | تعرف أن زوجتك تكره أن تظهر أيّ عواطف. حقًا. |
İçinizde duygu kalmışsa, onları atın gitsin. | Open Subtitles | إذا كانت لديكما أية عواطف إطحنوهما كالغبارِ |
İş hayatında belki ama gerçek duygular söz konusu olunca değil. | Open Subtitles | في العملِ ، رُبَّمَا، لكن لَيسَ عندما تكونَ مُتَضَمِّنَه عواطف حقيقية معقّدة |
İş hayatında belki ama gerçek duygular söz konusu olunca değil. | Open Subtitles | في العملِ ، رُبَّمَا، لكن لَيسَ عندما تكونَ مُتَضَمِّنَه عواطف حقيقية معقّدة |
"Ama yerdeyken, duyguları ve tutkuları olan bir insanım... " | Open Subtitles | ولكن على الأرض أنا كائن حي ذو مشاعر و عواطف |
Neden İngilizler son derece saygıdeğer duygularını saklarlar ki? | Open Subtitles | لماذا يجب على الإنجليز أن يخفوا عواطف معصومه من الخطأ ؟ |
Aslında bu araçları çok fazla kullanırsanız, sadece klişe veya duygusal olarak manipülatif görüneceksiniz. | TED | الحقيقة، المبالغة بإستخدام تلك الأساليب فستبدو للجمهور أنك وقعت في النمطية أو أنك تتلاعب في عواطف الجمهور. |
Veya soğuk ve duygusuz olduklarından ve hiçbir şey hissetmediklerinden mi? | Open Subtitles | هل هو بسبب أنهم باردين ولا عواطف لديهم ولا يشعرون بشيء! |
duygu yok, panik yok. Mermi kovanları topluyor. | Open Subtitles | دون عواطف دون ذعر التقط بقايا رصاصه النحاسي |
Onunla konuşurken çok dikkatli olmalısın. Hiçbir duygu göstermemelisin. | Open Subtitles | عندما تتحدث معه يجب ان لا تظهر أي عواطف نهائيا |
Spesifik olarak sahte duygulardan bahsedemeyiz Çünkü, Freud'un dediği gibi; 'Yanıltıcı olmayan tek duygu anksiyetedir.' | Open Subtitles | ليست هناك عواطف محددة خادعة، لأنه كما قال فرويد حرفياً العاطفة الوحيدة الصادقة هي القلق |
Eğer duygular için programlanmış olsaydım nerdeyse senin için üzülürdüm. | Open Subtitles | أذا كنـت مبرمج مع عواطف. أنـا أشعر بالأسف لك. |
Kelimeler. Sadece, çok fazla kelime var ve başka şeyler ve duygular da var. | Open Subtitles | كلمات إلا أن، هناك العديد من الكلمات و هناك أشياء و عواطف |
İdrak edemediğim duygular ve düşünceler bunlar. | Open Subtitles | ثمة احاسيس و عواطف انا لا اقدر على ادراكها ثمة احاسيس و عواطف انا لا اقدر على ادراكها |
(Kahkahalar) Yapay zekâyı mükemmel kılmadan önce yapay duyguları mükemmel kılmamız lazım. | TED | ما يجب أن نفعله قبل أن نصنع ذكاءً اصطناعيًا تامًا هو أن نصنع عواطف اصطناعية تامة. |
Bu işte çalışan kişilerin duyguları yok değil. | TED | لا يوجد أحد لا يملك أي عواطف تجاه هذا العمل. |
Beyaz olsun olmasın, böyle bir hayat sürünce... insanın duyguları yok olur. | Open Subtitles | سواء ابيض او لا هؤلاء الناس يعيشون الحياة ك... انهم بدون عواطف |
Size bazı aletler vereceğim ve onlar size insan duygularını maksimum seviyede yaşamanızı sağlayacak. | Open Subtitles | ما سوف أفعله هو أن أعطيكم بعض الادوات لتساعدكم على اختبار المدى الكامل لانفعالات و عواطف البشر |
İnsanların duygularını kabaca ifade etmesidir. Yani size göre öfke. | Open Subtitles | إنه تعبير عن عواطف الإنسان، وفي حالتك .. |
Uzun süreli güvenilirlik, duygusal olarak kurulamaz. | Open Subtitles | انه عهد طويل من الحيويه يكون اكثر ثباتا اذا كان بلا عواطف كفى ياأبى نحن نحب بعضنا |
Ve bu benim duygusuz olduğum ve bir fahişe olduğum anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني ... انني لا املك اية عواطف ... وانا عاهرة |
Burada belirli duygulara uygun belirli kimyasallar üretilir. | Open Subtitles | و هي المكان الذي يركب تفاعلات كيميائية محددة تتوافق مع عواطف محددة نختبرها |
Tutku yok. Dram yok. Kötü bir eşim. | Open Subtitles | بدون عواطف ودراما لست زوجة جيدة .. |
Gerçek duygusal zekâ, duygularımız hakkında inanış şeklimize yön veren ve mutluluk, nefret, öfke veya sevgi gibi duyguların hâlâ değişebildiğini anlamamızı isteyen sosyal, politik ve kültürel güçleri anlamamızı gerektirir. | TED | الذكاء العاطفي الحقيقي يتطلب أن نفهم القوى الاجتماعية والسياسية والثقافية التي شكّلت ما نعتقده عن عواطفنا، وأن نفهم كيف أن عواطف السعادة أو الحزن أو الحب أو الغضب ربما لا زالت تتغير حتى الآن. |