- Evet canım, orada yaşıyorlar. | Open Subtitles | نعم يا عزيزتي ذلك مكان عيشهم |
Bunun için yaşıyorlar. | Open Subtitles | هذا عيشهم |
Insanların yaşadıkları yere olan gururu ve yıllardır herkesin gömülü tuttuğu, kamu alanlarından fışkıran yasadışı ve ilkel binalara olan öfkenin altında saklı olan duygular. | TED | فخر و اعتزاز الناس بمكان عيشهم و كانت هناك مشاعر دفنت عميقا لسنين و الغضب بسبب المنشآت الهمجية الغير مشروعه التي ظهرت في الأماكن العامة |
yaşadıkları yeri savunabilmeleri için de öyle olmaları şarttır. | Open Subtitles | يتعيّن عليهم ذلك ليدافعو عن منطقة عيشهم. |
Etkili bir patojen bulursak uzun süre yaşamaları gerekmeyecek. | Open Subtitles | لو عثرنا على عامل مسبب للمرض فعّال، ليس من الضروري عيشهم لمدة طويلة |
Kardeşim ve Judy'nin yanında yaşamaları onların iyiliği için. | Open Subtitles | عيشهم مع أخي و(جودي) هو الأنسب لهم. |
Ama bunu insanların hayatlarını ve refahlarını geliştirmek için yapıyorum. | TED | وذلك في الغالب من أجل تحسين حياة الناس ورفاهية عيشهم. |
Katil, kurbanlarını yaşadıkları yerden uzağa götürüyor. | Open Subtitles | القاتل يأخذ الضحايا بعيداً من مكان عيشهم |
Son olarak E, ''çevre''yi temsil ediyor, topluluklara tuvalet inşa etmelerinde yardımcı oluyoruz, hayvanları, kendi yaşadıkları yerlerden ayırmaları gerektiğini böylece sinek sayısını azaltacaklarını anlatıyoruz. | TED | وأخيرًا، البيئة، حيث نساعد المجتمعات على بناء مراحيض، ونعلمهم أن يفرقوا بين أماكن عيشهم وعيش حيواناتهم من أجل تقليص تكاثر الذباب. |
Bizi yaşadıkları yere geri götürebilirdi. | Open Subtitles | لقد كان بإمكانه دلّنا إلى مكان عيشهم |
Çünkü onların yaşadıkları yer orası adamım. | Open Subtitles | لإن هذا هو مكان عيشهم |
Oranın insaları, hayatlarını kazanmak için gurbete giderlermiş | Open Subtitles | وكان الناس هنالك معتادون على الذهاب دوماً الى كسب عيشهم |
Bazıları,insanların hayatlarını yaşama şekillerine göre yargılandıklarını, diğerleri ise ölme şekillerine göre yargılandıklarını düşünürler. | Open Subtitles | البعض يؤمن أنه يحكم على الناس بكيفية عيشهم لحياتهم و آخرون بكيفية تركهم للحياة |