| Grace, baygın gibi uyuduktan sonra gözlerini açtı. Kafası karışmıştı. | Open Subtitles | غرايس فتحت عينيها بعد نوم مؤرق تقريباً،و قد كانت مرتبكة. |
| Ruhu olan bir bebeği öldürmek için gözlerini oymanız ve kafasını koparmanız gerekir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للقضاء على دمية بها روح هو التخلص من عينيها وقطع راسها |
| gözlerinin içine baktım ve en karanlık saatlerinin hikâyelerini derinden dinledim. | TED | نظرت في عينيها واستمعت بعمق إلى ما تروي عن أحلك ساعاتها. |
| Yakaladigim ilk sansti, onun direkt gözlerine baktim ve dedim ki: | Open Subtitles | إذا اسمع, بأول فرصة سنحت لي تطلعتُ إلى عينيها ثم قلت: |
| Sonra çok gergin davranmaya başladı, ve gözleri dönmeye başladı. | Open Subtitles | لقد بدءت تظهر عليها العصبيه وبدءت عينيها تدور فى مكانهما |
| Ölene kadar ona vurmak istedim, sonra gözlerinde ki korkuyu gördüm. | Open Subtitles | أردت فعلاً ضربها حتى الموت رأيت في عينيها أنها خائفة مني |
| Gözlerindeki korku ve göğsündeki bıçak annem hakkında hatırladığım son şeyler. | Open Subtitles | الخوف في عينيها والسكِّين في الصدر هذا آخر ما أذكره لأمي |
| Karşılığında o beni öpmüyor, ama gözlerini kapatıyor ve aynen, | Open Subtitles | وهي لا تُقبّلي حقا لكنها تُغمِض عينيها و هي مثل |
| Odasını sahip olduğu güzel şeylerle doldurmuştu.. ..böylece gözlerini açtığında onları görebildi. | Open Subtitles | ملأت غرفتها بكل ما تمتلكه من أشياء جميلة لتراها حينما تفتح عينيها |
| Laflar onun gözlerini açmaz veya yine at binmesini sağlamaz. | Open Subtitles | الكلمات لن تفتح عينيها أو تساعدها علي ركوب حصانها ثانيةً |
| Alman onun gözlerinin içine baktı. O da kendisini bırakması için yalvardı. | Open Subtitles | نظر الجندى الألمانى فى عينيها : كانت ترجوه أن يطلق سراحها قائلة |
| Ta ki gözlerinin içine bakıp tetiği çekmeye başladığını görene kadar. | Open Subtitles | حتى نظرت إلى عينيها وهي تصوب المسدس علي وبدأت بسحب الزناد |
| Ve sen de gözlerinin içine bakıp görebildiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وانت تعتقد انه يمكنك النظر الى عينيها ؟ ؟ ؟ |
| Ama gözlerine baktığımda, bayan Amish'i tanımadığını, ona yardım edemeyeceğini, ve bir parçasının | Open Subtitles | لكنني أستطيع رؤيته في عينيها انها لا تعرف السيدة هيميش لا تستطيع المساعدة |
| Sırf gözlerine biraz daha fazla bakabilmek için ona son kuruşuma kadar verdim. | Open Subtitles | وأعطيتها كل ما أملك بمجرد أن أكون قادراً للنظر في عينيها لفترة طويلة. |
| Bana mı öyle geliyor yoksa gözleri bizi takip mi ediyor? | Open Subtitles | أهذا شعوري وحدي أم أن عينيها تتبعك أنّى ذهبت خلال الغرفة؟ |
| O kadar şişmiş ki gözleri bile seçilemiyor. | TED | من شدة الانتفاخ والتورم حيث لا تستطيع رؤية عينيها |
| Ama gözlerinde hala o kaybolmuş terk edilmiş kızı görebiliyorum. | Open Subtitles | لكني أراها لا تزال ضائعة فتاة منبوذة مما تقول عينيها |
| etrafta dolaştıklarını görebilirsiniz. Daha sonra, vücutlarındaki doku tekrar düzenlenir, gözlerinde yavaş yavaş pigment oluşur. (Müzik) | TED | ثم ينتظم النسيج في جسدها من جديد ويتطور الصبغ ببطء في عينيها |
| Gözlerindeki bakıştan korku dolu olduğunu anlayabiliyordum. | TED | علمت هذا من خلال النظرة التي كانت في عينيها أنها كانت مملوءة بالخوف. |
| Resmen onun yerine geçmiştim ve her şeyi onun gözlerinden görüyordum. | Open Subtitles | كان الأمر وكأنني هي وكنت أرى كل شيء من خلال عينيها |
| Önce göz temasını kuruyorlar, ardından Christie oyuncağa baktığı zaman, robot onun baktığı doğrultuyu tahmin ediyor ve baktığı şey ne ise ona doğru bakıyor. | TED | يبدأون بتواصل عبر العيون، وحينما تنظر كريستي للعبة، يقدّر الروبوت إتجاه تحديق عينيها وينظر لنفس الشئ الذي تنظر إليه. |
| Şunun yeşil gözlerine diğerinin gözünün mavisine bayıldım. | Open Subtitles | أحب عينيها الخضراوتين و عيناه الزرقاوتان؟ |
| Hiç fırsatım olmadı çünkü gözü sadece bir erkeği görüyor. | Open Subtitles | لم تواتيني الفرصة أبداً لان عينيها مسلطة على رجل واحد |
| gözünü benden alamıyordu gerçekten. | Open Subtitles | وبقيت تحدق بي ولم تستطع إبعاد عينيها عني |
| - Bizim starımızın onun gözünde domuzcuk gibi görünmesini istemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | نحن لا نريد نجمنا لتبدو وكأنها خنزير قليلا تبول في عينيها الآن، هل نحن؟ |
| Dünyayı onun gözünden görmek zorundaydık. | TED | كان علينا أن نرى العالم من خلال عينيها. |
| Bazen gözleriyle bana sessiz mesajlar gönderdiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أحيانا، أتلقى من عينيها بوضوح وصفاء رسائل حب صامتة |