"عِنْدَها" - Translation from Arabic to Turkish

• varmış
• yoktu
• vardır
• almış
• nin
• onda
• eğlenmiş

Zaten trenlerin senin oğluna garezi varmış.
تَبْدو القطاراتُ أَنْ يَكُونَ عِنْدَها فأسُ لتضرب ابنك..

İki güzel gözü varmış. Ve babanı severmiş.
كَانَ عِنْدَها عينان جيدتان وهي أحبّتْ أبَّاكِ

Kimsesi yoktu.
هي وحيدةُ هي ما كَانَ عِنْدَها أي شخص سوانا

O gece ilk geldiğinde sırt çantası yoktu.
عندما هي أولاً جاءتْ في ذلك الليلِ، هي ما كَانَ عِنْدَها العُلبةُ.

Kadınların seks organlarında binlerce daha fazla sinir vardır.
الإمرأة عِنْدَها أعصابُ الآلافَ الأكثرَ في الأعضاء الجنسيةِ مِنْ الرجلِ.

Muhtemelen herkesten çok anlatacak şeyi vardır.
هي من المحتمل عِنْدَها قصصُ أكثرُ مِنْ أي شخص آخر لَهُ.

Orta seviyede de alkol almış. % 6 kadar.
كَانَ عِنْدَها مستويات معتدلةُ مِنْ الكحولِ، أوه، ستّة بالمائة.

Tracy'nin sana göstereceği bir şey var. Seni bekliyordu.
تريسي عِنْدَها شيءُ لتريك اياه هي تنتظرك

Bu, öbür kurbanlarda olmayan savunma yaralarının onda neden olduğunu açıklıyor.
الذي يُوضّحُ الذي كَانَ عِنْدَها جروحُ دفاعيةُ ولا شيئ الضحايا الآخرينِ عَمِلَ.

Joanna geçen gece seninle çok eğlenmiş.
جوانا كَانَ عِنْدَها وقتُ جيّد جداً مَعك الليلِ الآخرِ،

Pek de sık görülmeyen bir şey yutmuş, ve de kasık biti varmış.
إبتلعتْ شيءَ بالأحرى غير عادي، وهي كَانَ عِنْدَها تُخربشُ.

Şimdi olmaz. Kocası George Boleyn ve kraliçe hakkında bildikleri varmış.
عِنْدَها أخبارُ زوجِها، جورج بولين والملكة.

Kadının elinde de iki tane market poşeti varmış.
أوه، وهي كَانَ عِنْدَها إثنان مِنْ حقائبِ دكاكينِ البقالة.

Üç gün önce doktorla randevusu varmış.
كَانَ عِنْدَها a تعيين الطبيبِ قبل ثلاثة أيام.

Hiç gerçek arkadaşı yoktu.
هي ما كَانَ عِنْدَها أيّ صديقات حقيقيات.

Bu savaşla hiçbir ilgisi yoktu. - Bu savaş herkesi kapsıyor.
ما كان يجب انها, ما كَانَ عِنْدَها علاقة بهذا

Oh, yapma ama, o kadında yetenek yoktu.
أوه، رجاءً، تلك السيدةِ ما كَانَ عِنْدَها موهبةُ.

Herhalde şimdi Zaara'nın en az 2 çocuğu vardır. Herhalde 20 yaşında bir kızı ve 19 yaşında bir oğlu vardır.
ربما عِنْدَها بنت بعمر 21 سنةً وولد بعمر 19 سنةً

Herhalde 20 yaşında bir kızı ve 19 yaşında bir oğlu vardır.
ربما عِنْدَها بنت بعمر 21 سنةً وولد بعمر 19 سنةً

Muhtemelen saç kesimi gereken bir çok ünlü müşterisi vardır.
عِنْدَها الكثير مِنْ الزبائنِ المشهورين الذين يَحتاجُون مصففة شعر

Christine Moore almış olmalı.
كرستين مور يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَها إشتراه.

Görünüşe göre bu sabah birileri fazladan cadılık hapı almış.
يُشاهدُ مثل شخص ما كَانَ عِنْدَها مُسَاعَدَة على إضافيةُ كلبةِ هذا الصباحِ.

- Ruby'nin pek çok erkek arkadaşı vardı.
روبي كَانَ عِنْدَها الكثير مِنْ الأخلاءِ.

-Hadi gidelim. -Hey! -Amcasındaki aynı şey onda da var.
عِنْدَها نفس القدرات كعمّها ، القلنسوة

Annem dün gece çok eğlenmiş.
أمّي كَانَ عِنْدَها أفضل وقتِ ليلة أمس.