Acaba yüzde kaçınız gerçekten koyu, zengin ve sert seviyor? | TED | كم في المائة منكم يردها غامقة و ثقيلة ونصف محمصة؟ |
koyu bir takım elbise giyiyordu ve yüzünde o kadar olgun, o kadar derin bir acı vardı ki ona zor bakıyordum. | Open Subtitles | ،كان يرتدى بزة غامقة و على وجهه رأيت الحكمة و ألم قديم و عميق حتى أنني لم أستطع النظر إليه مباشرا ً |
koyu bir takım elbise giyiyordu ve yüzünde o kadar olgun, o kadar derin bir acı vardı ki ona zor bakıyordum. | Open Subtitles | ،كان يرتدى بزة غامقة و على وجهه رأيت الحكمة و ألم قديم و عميق حتى أنني لم أستطع النظر إليه مباشرا ً |
Körler genelde siyah gözlük takmazlar mı? | Open Subtitles | لم يرتدي الأكفّاء عدساتٍ غامقة اللون؟ أيفعلون ذلك؟ |
siyah birtakım giymiş siyah bir kıravat takmıştı. | Open Subtitles | كان يرتدي بذلة غامقة اللون و ربطة عنق سوداء |
Biraz fazla olursa, uyuyamaz. Ve koyu renkli yastık kılıfı. | Open Subtitles | أي شيء آخر، لن يستطيع النوم، بموسدة ذات ألوان غامقة |
Bu yüzden koyu renk bir takımla durumu kurtarmaya çalışmışsın. | Open Subtitles | لذا قررت أن لا بأس ببذلة غامقة وربطة عنق مناسبة |
koyu perdelerle ve gölgelerle kapı bacaya set çekiyor, çünkü bu durum aynı zamanda aileyi de etkiliyor. | TED | فيضع القصدير على كل النوافذ وستائر غامقة وتظليل لأنه أيضاً يؤثّر على عائلاتكم. |
bu gördüğünüz bir tümör, koyu gri yoğun bir kitle; beynin içinde büyüyor. | TED | هذا ورم, كتلة مشئومة رمادية غامقة تنمو داخل مخ. |
Ateş eden sarı saçlı, koyu renk ceketli. Şu an alt katta. | Open Subtitles | القاتل أشقر،و يرتدى سترة غامقة انه فى الطابق السفلى |
Ama rengi çok koyu. Daha açık bir renk yok mu? | Open Subtitles | لكنها غامقة للغايه ألا يوجد طراز ذا لون فاتح؟ |
Ayrıca güneşten etkilenmemeleri için koyu renk derileri var. | Open Subtitles | كما أن لديهم بشرة غامقة اللون للحفاظ عليهم من الشمس |
Nişancı sarışın, koyu renk ceketli. | Open Subtitles | القاتل أشقر،و يرتدى سترة غامقة انه فى الطابق السفلى |
Dün gece burada koyu yeşil renk bir Dodge Spirit gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت سيارة دودج سبيريت خضراء غامقة هنا ليلة أمس؟ |
Dedektif Vance'a Lake sokağını geçerken saat 11 sularında koyu renk sedan bir araç çarptı. | Open Subtitles | المحقق فانس كان يقطع شارع لايك تقريبا عند الساعة 11 عندما دهسته سيارة غامقة اللون |
Ve sokağın karşısına park etmiş koyu renkli bir araç gördüm. İçinde iki kişi vardı. | Open Subtitles | و رأيت سيارة غامقة بداخلها رجلين يقطعون الشارع |
Sence fotoğrafta saçlarım çok mu koyu çıkmış? | Open Subtitles | هل تظنين أنني قمت بصبغ شعري بصورة غامقة في تلك الصورة ؟ |
siyah takım elbiseli, yaşlı, bastonlu adam mı? | Open Subtitles | حلة غامقة ، كبير في العمر ، يمشي بالاستعانة بعكاز ؟ |
siyah çamaşırı giyiyor olabilir. | Open Subtitles | حسناً , ربما هي ترتدي ملابسَ داخلية غامقة. |
siyah bir ceket giymişti. Fark etmemizin... | Open Subtitles | الرجل كان يلبس سترة غامقة لم يكن ممكنا |
Elbisesi beyaz, kravatı siyah. | Open Subtitles | بذلته بيضاء ربطة عنقه سوداء غامقة |