Şimdi bizim okuma odası dediğimiz yere giriyoruz. -pardon Oturma odası.- | TED | حسنا الآن نحن تتجه إلى ما نسميه غرفة القراءة .. عذرا , غرفة المعيشة |
Banliyö hattı, yatak odası, Oturma odası, mutfak, banyo, koridor, merdivenler. | Open Subtitles | هنا المسارات، غرفة النوم، غرفة المعيشة المطبخ، الحمام، القاعة، الدرج. |
oturma odasına gitmeniz için bir sebep olmazdı, değil mi? | Open Subtitles | و أنه لا يوجد سبب حتى تذهبوا إلى غرفة المعيشة |
Bir tane salonda, bir tane mutfakta hepsi bu kadar. | Open Subtitles | واحد في غرفة المعيشة, واحد في المطبخ هذا كل شيء. |
-Şey, en azından uyuyacak. Matthew, yardım et de onu salona taşıyalım. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل فهو سينام كما تعلمون ماثيو، ساعدني في آخذه الى غرفة المعيشة |
oturma odasının ortasında öylece duruyordum... ve banyonun kapısı da açıldı. | Open Subtitles | لذا، كنت أقف فى منتصف غرفة المعيشة وكان باب الحمام مفتوح |
salon için büyük bir tane alırız, ne dersin? Tamam mı? | Open Subtitles | حسناً, سنجلب واحداً كبيراً من أجل غرفة المعيشة ما رأيكِ, حسناً؟ |
Bunun nedeni değişmeleridir ve değişimin, düzene karşı bir eğilimi vardır aynı bir Oturma odasında ya da kitaplıkta olduğu gibi. | TED | وهذا لأنها تتغير . وللتغير طريقته في كسر القاعدة . تماماً كما هو الأمر في غرفة المعيشة أو على رف الكتب. |
Oturma odasındaki kanepenin kollarının ne kadar büyük olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | هل تعرفين الأريكة التي في غرفة المعيشة لديها أذرع مرتفعة؟ |
Dairenin iç tarafından itibaren... basit bir teleskop yardımıyla... evin Oturma odası görülebiliyor. | Open Subtitles | .. داخل هذه الدائرة .. بالإمكان رؤية غرفة المعيشة بإستخدام منظار عادي |
Şimdi her şey bitti. Oturma odası burada. | Open Subtitles | والآن انتهى كل شيئ غرفة المعيشة توجد هنا |
Bekle, bekle. Oturma odası, yemek odası, cephanelik. | Open Subtitles | انتظر، انتظر ، غرفة المعيشة غرفة الطعام، الترسانة |
- Hadi be? oturma odasına gidip uzlaşmaya varabilir miyiz? | Open Subtitles | كنت آمل لو نتوجه إلى غرفة المعيشة ونتوصل إلى تفاهم |
Yarı çıplak bir yabancının oturma odasına beni ittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لاأصدق أنكِ دفعتني إلى شخص بدون قميص إلى غرفة المعيشة |
Ev ödevlerinden kaçıp, oturma odasına inmeye, annem ve babam arkadaşlarıyla sıcak tartışmalar yaparken dinlemeye çalışırdım. | TED | كنت دائماً أحاول تجنب واجباتي المدرسية و التسلل وصولاً الى غرفة المعيشة والإستماع إلى نقاشات والديّ مع اصدقائهم |
Anlaşılan oğlu onu lime lime edip salonda kanlar içinde ölüme terk etmiş. | Open Subtitles | على ما يبدو أن إبنها قام بتمزيقها و تركها تنزف في غرفة المعيشة |
10 yaşındayken, babam salonda depresyonlarından birinin pençesinde, yerde uzanıyordu. | TED | عندما كنت في العاشرة، كان والدي مستلقٍ في غرفة المعيشة يعاني من الإحباط، |
Pekâlâ. Hadi, çocuklar. Herkes salona. | Open Subtitles | هيا يا أولاد الجميع الى غرفة المعيشة هذا تقريبا وقت الهدايا |
oturma odasının ortasında öylece duruyordum... ve banyonun kapısı da açıldı. | Open Subtitles | لذا، كنت أقف فى منتصف غرفة المعيشة وكان باب الحمام مفتوح |
Abim ve ben salon penceresinden dışarıya bakıyorduk Ve 2 askerin evimizin önünde yürüdüğünü gördük. | TED | كنت وأخي في غرفة المعيشة ننظر من النافذة الأمامية، ورأينا جنديين يمشيان في الطريق إلى منزلنا. |
Bak, Oturma odasında kal, dinlen ve eğer semptomlarım ilerlerse bana haber ver. | Open Subtitles | انظري, ابقي في غرفة المعيشة و ارتاحي, ان استمرت أعراضكِ اعلميني, حسنا ؟ |
Şimdi size, sadece Oturma odasındaki yaşantımızdan hızlandırılmış bir 30 dk'lık kesit göstereceğim. | TED | ما سأقوم بفعله أن أعطيكم منظور مسرع في 30 دقيقة، مجددا، من الحياة في غرفة المعيشة. |
oturma odasını sarıya boyamışsın. Ne düşünüyorsun, seni pasaklı inek? | Open Subtitles | طلاء غرفة المعيشة باللون الأصفر، بماذا تفكّرين أيّتها البقرة الموحلة؟ |
Örtü, örtü, salondaki piyano, salondaki piyano. | Open Subtitles | وغِطاء المِصباح, غِطاء المِصباح, والبيانو فى غرفة المعيشة, والبيانو فى غرفة المعيشة, |
Çocuklar evde değil ve oturma odamızda büyük, rahat bir kanepe var. | Open Subtitles | هناك أريكة كبيرة و مريحة في غرفة المعيشة. |
Amy, mutfağa bayılacaksın ama önce Salonu göstereyim. | Open Subtitles | ايمي المطبخ رائع ولكن أولا اريد أن اريكم غرفة المعيشة |
Şans eseri salonun penceresinden gördüm. | Open Subtitles | كنت فقط محظوظا فرأيتها من خلال نافذة غرفة المعيشة |
CO: Arabam oturma odamda. MO: İzci birliğim 12 adet posta kutusu yapmak istiyor. | TED | كايتريا أونيل: سيارتي في غرفة المعيشة. مورغان أونيل: فرقة الكشافة خاصتي ترغب في اعادة بناء 12 صندوق بريد. |