Kapını çaldığımda, bir yaban arısı kadar kızgın bir halde olurum. | Open Subtitles | وسأدقّ على بابك وسأكون مُشتاط غضبًا كالدبّور |
Bana daha çok sana karşı kızgın gibi geldi. Belki onunla ortak bir nokta bulabiliriz. | Open Subtitles | يبدو أنّه أشدّ غضبًا عليك، لعلّي وإيّاه نجد أرضيّة مشتركة. |
Karikatür, yahudi karşıtı ilan edildi, geniş çapta öfke ve özre neden oldu ve Times'ın sıkı bir hasar yönetimi yapması gerekti. | TED | واتهمت الصحيفة بمُعاداة السامية، أثار ذلك غضبًا عارمًا، واعتذارات، والكثير من النيويورك تايمز لتخفيف الضرر. |
Senato titremiyor. Harekete geçmekte başarısız oluşunuza öfkeli. | Open Subtitles | مجلس الشيوخ لا يهتز إلا غضبًا لإخفاقك في الاشتباك |
Gitgide Tepem atıyor! Üçüncü yumruğu da kendim için çakacağım! | Open Subtitles | سأزيد غضبًا على غضب، وسألكمه لكمة ثالثة! |
Seni arıyorlar ve öfkeliler. | Open Subtitles | وهم يبحثون عنك ويستشيطون غضبًا |
"Onları benden çalmalarına göz yumacak kadar salak değilim". Çok hiddetlendi. | Open Subtitles | "ولست حمقاء لأسمح لهم بالاستيلاء عليها" ثم استشاط غضبًا |
Sabahleyin, sen parayla birlikte kaçmışken çok öfkelenmiştim ama sonra düşününce dedim ki tabii çalar. | Open Subtitles | في الصباح، عندما غادرت بأموالي. لقد كنت أشتط غضبًا ولكنني فكرت أيضًا بالطبع قد أخذها |
Fakat başına gelenlerin düşüncesi bile kendimi kızgın üzgün ve kötü hissetmeme yetiyor. | Open Subtitles | ولكن لا شيء يجعلني أكثر حزنًا أو أكثر غضبًا أو أشعر بالسوء أكثر من مجرد التفكير |
O kadar kızgın ve korkmuştum ki, Gerçekten birini öldürmeye çalıştım. | Open Subtitles | كنت أتميّز غضبًا وخائفًا، حاولت فعليًا قتل شخص. |
O kadar kızgın ve korkmuştum ki, Gerçekten birini öldürmeye çalıştım. | Open Subtitles | كنت أتميّز غضبًا وخائفًا، حاولت فعليًا قتل شخص. |
Muhtemelen daha kızgın. | Open Subtitles | ربّما أبدو أشدّ غضبًا |
- Onunla konuşamayacak kadar kızgın olduğumu bil yeter. | Open Subtitles | أوتعلمين؟ إنّي أستشيط غضبًا الآن لدرجة أنني لا أستطيع الكلام معها -إيب) ) |
Davranış psikolojisi konusunda yazılan çok sayıda çalışmanın yazarı olarak bu öfkeyi, doğal olmayan öfke kategorisinde gösterebilirim. | Open Subtitles | بصفتي مؤلفةَ دراساتٍ عديدةٍ في موضوعِ السلوكياتِ النفسيّةِ، يمكنُني أن أصنّفَ ما جرَى على أنهُ ليسَ غضبًا طبيعيًا. |
Bunun onu mutlu edeceğini düşünmüştüm. Fakat içindeki öfke, her zamankinden fazlacaydı. | Open Subtitles | ظننت ذلك سيسعده، لكنّه بات أشدّ غضبًا عن ذي قبل. |
Açıkçası bunda sadece kuru öfke var. Zamanlama falan yok. | Open Subtitles | صدقًا ابنتك هذه تستشيط غضبًا في وقت لا يُذكر. |
Bu kadar çok çocuk bazı insanları çok öfkeli yapıyor. | Open Subtitles | من المؤكد ان بعض البشر يزدادون غضبًا حين يكون لديهم الكثير من الأطفال |
Bu odadaki insanları kesinlikle, muhtemelen şaşırtmaz ki kadınlar öfkeli olduklarını, erkeklerden daha sürdülebilir yollarla ve daha çarpıcı şekilde söylüyorlar. | TED | لذلك لن يكون غريبًا على الإطلاق، على الأرجح، للناس في هذه القاعة أن النساء يصرّحن بكونهن أكثر غضبًا بشكل مستدام وبكثافة أكثر من الرجال. |
Dediğim gibi hamlar ama Neon Boys'tan daha gerginler ve Dolls'tan daha öfkeliler. | Open Subtitles | انهم جديدين كما قلت "لكن موسيقاهم أجرأ من "ذا نيون بويز " وهم أكثر غضبًا من " ذا دولز |
Ruhları alındığı için hiddetlendi! | Open Subtitles | ! إنهم يستشيط غضبًا لسرقتنا أشباحه |
Çok öfkelenmiştim. | Open Subtitles | كنت مستطيرة غضبًا. |