Ama bazen kendilerini negatif bir şekilde de belli ederler, kıskançlık olarak. | TED | لكن بإمكانهم في أوقات كثيرة أن يظهروا أنفسهم بشكل سلبي، بصورة غيرة. |
Para meselelerini bir tarafa koyarsak, bir de anlamsız bir kıskançlık vardı. | Open Subtitles | وبصرف النظر عن الأمور المالية , كان هناك هذا غيرة غير عقلانية. |
İşte bu, dostum, kıskançlık. Ördeği birazcık ben tutabilir miyim? | Open Subtitles | هذا ، يا صديقي، غيرة. أيمكنني أن أحمل البطة قليلًا؟ |
kıskanç bir şekilde beraber neye güldüklerini merak ederdim. | Open Subtitles | كثيرا ما تساءلت في غيرة عن الأشياء التي يضحكون عليها |
Kanun gayet açık. Orada kadının kıskançlığı söz konusu... onurunu korumakla alakası yok. | Open Subtitles | القانون واضح أخذ بعين الإعتبار غيرة المرأة |
Eğer partinin başından sonuna kadar... başka kadınlarla kırıştırırsan annem kıskançlıktan deli olur. | Open Subtitles | لو كنت قد قضيت الوقت فى هذه الحفلات فى مغازلة إمراة أخرى كان هذا سيثير غيرة أمى |
Bu kıskançlık değil. Çok ama çok daha fazlası. | Open Subtitles | أنها ليست غيرة أنها أكثر من ذلك أكثر سوءاُ |
Herkesin anladığını düşünüyorum. Ve ben öldükten sonra ne bir kıskançlık istiyorum ne de bir sürpriz. | Open Subtitles | ليفهم الجميع هذا، بعدما أموت، ليس هُناك أي غيرة ولا أستغراب. |
Michael kıskançlık kriziyle Adam'ı öldürdü, Lois Michael'ı reddetti, Michael onu boğarak öldürdü sonra da kendini vurdu. | Open Subtitles | لقد قتل مايكل اّدم فى نوبة غيرة شديدة كانت لويس قد رفضت مايكل فقام بخنقها حتى الموت |
kıskançlık olmayınca arzu da kaybolur ve arzusuz da seks olmaz, bu kadar basit. | Open Subtitles | وإذا لم تكن غيرة فلا وجود للشهوة وبدون شهوة لا تكتمل العلاقة الجنسية |
Yüzeyi biraz kazıdığınızda altında Eski Roma'da görülenden daha büyük kıskançlık ve düşmanlıklar çıkar | Open Subtitles | فقط قم بكشط السطح و ستجد غيرة و تنافسات أكثر مما تجد في روما القديمة |
O masumiyetle bütün haset, kıskançlık, kin ve nefret duygularının üstesinden gelinebilir. | Open Subtitles | .. مع تلك البراءة .. يمكن لأي حسد أو غيرة حقد أو غضب أن يُهزم |
Kocam Wilbur kıskançlık krizinde. | Open Subtitles | ويلبور زوجي جاء ثائرا للغاية ثورة غيرة. قال لي : |
"Küçük bir kediye karşı içten içe kıskançlık besliyorum." | Open Subtitles | عِنْدي غيرة شديدة من قطّ صَغير صغير جداً. |
Duygusuz, zalim körü körüne, içgüdüsel kadınsı kıskançlık. | Open Subtitles | لا معنى لها , متوحشة عمياء , غريزية غيرة نساء |
Ama kız reddetti, kaçtı, o da kıskançlık krizi yüzünden öldürdü. | Open Subtitles | لكنها رفضته, هربت, و هو قتلها فى نوبة غيرة |
Cesetlerimizi bulduklarında, hikaye kendini kıskançlık krizi olarak yazacak. | Open Subtitles | عندما يجدون جثثنا، قصّة غيرة غاضبة ستكتب نفسها بنفسها. |
Emory Banks'in kıskanç biri olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أعتقد على الإطلاق أن إيمرى بانكس لديها شوكة غيرة واحدة بجسدها |
Bir dedikodu genelde kıskanç rakiplerin habercisidir. | Open Subtitles | غالبا ما تكون إشاعة علامة على غيرة المنافسين |
Kocamın delice kıskançlığı öldürecek beni! İçeride kal, sakın kıpırdama! | Open Subtitles | غيرة زوجي المجنونة ستقتلني إبق هنا ، لا تتحرك |
Ve bunu tam da şu an yapmakta olduğum şeyin zamanında ortaya dökmen mesleki bir kıskançlıktan başka bir şey değil. | Open Subtitles | والتطرق إلى هذا الموضوع أثناء إجراء التجربة يدل على غيرة مهنية. حسنا. |
Herkes hayatım mükemmel olduğu için beni Kıskanıyor ve sen her zaman en çok kıskanan oldun. | Open Subtitles | كل شخص يغار مني لاني حياتي مثالية وانتي كنتي أكثر الناس غيرة مني |
Kıskanmak? | Open Subtitles | غيور ، انها ليس غيرة |
Bu kıskançlık Arizona. Sen Mark'ı kıskanıyorsun. | Open Subtitles | أريزونا " يا غيرة هذه " مارك " من تغارين أنتِ " |
Moray'in kıskançlığına neden olmak dışında bir değerimin olmasına sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيد بأن إثارة غيرة موراي لم تكن فائدتي الوحيدة |