Ve biz bunu düzelttiğimizde, bazı beklenmedik faydalara da ulaşabiliriz. | TED | وحين نصلحه، قد نصادف بعض المنافع غير المتوقعة. |
Bu beklenmedik hediye, muhtemelen beraberinde yanıt yerine daha fazla soru getirdi, ama başka bir güneş sistemiyle ilk irtibat kuran biz olduk. | TED | هذه الهدية غير المتوقعة ربما أثارت المزيد من الأسئلة بدلًا من تقديم الإجابات، لكننا كنا أول من رحّب بزائر من نظام شمسي آخر. |
ama karmaşık hayatın gelişimi için beklenmedik bir olay dizisi yaşanması gerekti. | TED | لكن ربما تحتاج الحياة المتطورة المعقدة لسلسلة من الأحداث غير المتوقعة. |
Onların dünyası beklentilerimizle oynar ve beklenmeyen açıklamalarla doludur. | TED | عالمها هو أحد الحبكات غير المخطط لها والتفسيرات غير المتوقعة. |
Bunun bazı beklenmeyen ters etkileri vardı. | TED | وكانت هناك بعض الآثار العكسية غير المتوقعة لهذا الأمر. |
Zorluklarla baş ederken beklenmedik avantajların değerini bilmeyi öğrenmeliyiz | TED | أعتقد أننا بحاجة لأن نصبح أكثر تقديراً للمزايا غير المتوقعة من الاضطرار إلى التعامل مع القليل من الفوضى. |
beklenmedik bir şey gerçekleşmeden önce, hiçbir şey bilmiyorlar. | TED | لا يعرفون شيئا حتى قبل أن توشك الحالة غير المتوقعة على الحدوث. |
Margaret’in yazılımı beklenmedik hataları hızlı bir şekilde algılamalı ve onlardan gerçek zamanlı olarak kurtarılmalıydı. | TED | كان على برمجية مارغريت أن تكشف الأخطاء غير المتوقعة بسرعة وتعالجها من نفس اللحظة. |
İnsanlar bu haftaki Pazar yemeklerini beklenmedik şartlardan ötürü erken yiyor olmalı. | Open Subtitles | أتوقع بأن الناس ستتناول طعام عشاء يوم الاحد مبكرا هذا الاسبوع بسبب الظروف غير المتوقعة |
Bu beklenmedik ziyaretinin sebebi nedir? | Open Subtitles | ما سبب تشريفنا بهذه الزيارة غير المتوقعة ؟ |
Wegener meteorolojiye geri döndü ve fikirleri de Soğuk Savaş'ın doruğunda yapılan birkaç beklenmedik keşfe kadar rafa kaldırıldı. | Open Subtitles | عاد ڤيجنر إلي اختصاصه ووضعت نظريته علي الرف حتي حدثت سلسلة من الاكتشافات غير المتوقعة في أثناء ذروة الحرب الباردة |
Onu hiç beklenmedik anların eğer hazırsan nasıl hayatını değiştirebileceğini bana hatırlatsın diye dolabıma astım. | Open Subtitles | علّقتها في خزانتي لتذكّرني بأن اللحظات غير المتوقعة يمكنها أن تغيّر حياتك إذا كنت مستعداً لها |
Bu beklenmedik Ziyaretini Neye Borçluyum? | Open Subtitles | الى اي مدى ادين بهذه الزيارة غير المتوقعة ؟ |
Hayal gücümün, hislerimin ve yeniliğimin gelişmiş ruhumdan gelmesi, onlar için beklenmedik bir şey. | Open Subtitles | الخيال المشاعر الأمور الجديدة و غير المتوقعة التي تأتي من الروح المهذبة |
Dev barajlar tamamlandığında beklenmedik bir etkileri oldu. | Open Subtitles | بعد انتهاء بناء السد العملاق ظهرت بعض التأثيرات غير المتوقعة |
Ama sonra başka beklenmedik sonuçlar ortaya çıktı. | Open Subtitles | ولكن نتج عن ذلك بعض التداعيات غير المتوقعة |
Öngörülemeyen, beklenmeyen ve bilinmeyen için, ne zaman ya da nasıl olursa olsun, bir olasılık planınız olması gerek. | TED | يجب أن يكون لديكم احتمالات للمفاجآت، غير المتوقعة والمعروفة، متى وكيفما قد تحدث. |
Ama beklenmeyen olaylar sonucu operasyon devam etti. | Open Subtitles | على أية حال,في ضوء الأحداث غير المتوقعة فإن هذه العملية المحكمة مازالت مدعومة |
beklenmeyen şeyler olur. | Open Subtitles | ان نلت منه ما الذي سيثبته ذلك؟ ان الأمور غير المتوقعة تحصل |
beklenmeyen hamle yapmayı öğrenmen gerek. | Open Subtitles | عليك أنت تتعلم تأدية الحركات غير المتوقعة. |
Önemli yükselişler ve öngörülemeyen inişler olabilir. | Open Subtitles | قد تحدث الكثير من العوارض غير المتوقعة |