İçlerinde yasadışı bir şey olmaması için bazılarını kendim kontrol ettim. | Open Subtitles | وتأكّدتُ من أنّ أحداً لا يملك شيئاً غير شرعيّ بها |
Sen de, ben de biliyoruz ki birisi birazcık araştırma yapacak olsa yasadışı dinlemeyi bulacak ve telefonları kaybetmiş olacaksınız. | Open Subtitles | و كِلانَا يعلم أنه لو قام أحدهم ببعض البحث سيجد تنصتًا غير شرعيّ وستخسرين الهواتف |
Adresi ve sigorta bilgileri sahteydi yani yasa dışı ülkede bulunuyor olabilir. | Open Subtitles | معلومات عنوانه وتأمينه الطبيّ مزوّره، مّما يعني أنّه مُهاجر غير شرعيّ. |
Çok içten bir hikâyeydi ama hâlâ burada yasa dışı bulunuyorsun ve sırada sınır dışı edilmen var. | Open Subtitles | -إنّها قصّة مؤثّرة -ومع ذلك أنت ضيف غير شرعيّ في بلادنا -دائرة الهجرة قادمة وسيرّحلوك قبل طلوع الشمس |
Burada 300 sayfadan fazla yasadışı dinlemelerin yapıldığını gösteren belge var. | Open Subtitles | لديّ أكثر من 300 صفحة توثّق تنصت غير شرعيّ واستجوابات واغتيالات تمّت، |
yasadışı değilim. Yeşil kartım var. | Open Subtitles | لست غير شرعيّ أحمل بطاقة إقامة |
Bizi Marlo'dan en son çekişlerinde soruşturma için gerekli parayı veremeyeceklerini söylediklerinde kendi kendime yasadışı bir şey yaptım. | Open Subtitles | عندما أوقفوا تحقيق (مارلو) عندما صرّحوا بأنهم غير قادرين على تمويل التحقيق إعتبرت ذلك القرار غير شرعيّ |
Büyük ihtimalle yasa dışı çalışıyor. | Open Subtitles | غالباً تقيم بشكل غير شرعيّ |
Bu yasa dışı değil. | Open Subtitles | الأمر غير شرعيّ. |