Ancak bu bizi önemli ölçüde ileriye götürmek için yeterli değil. | TED | لكن ذلك غير كافٍ لدفعنا إلى الأمام بدرجةٍ كبيرة. |
Şu anda, sonuç vermek için gelişen mevcut eğitim sistemleri önemli, ama yeterli değil. | TED | الآن، تحسين الأنظمة التعليمية الحالية لتحقيق النتائج شيء مهم ولكنه غير كافٍ. |
Birey ve şirketlerin su korumaları için donatılması çok önemli fakat yeterli değil. | TED | تمكين الأفراد والشركات من أجل المحافظة على المياه أمر حساس للغاية، ولكنه غير كافٍ. |
Afet yardım senaryoları hazırlamak yetmez. | Open Subtitles | بناء سيناريوهات الاستعدادات الكارثية غير كافٍ |
İlk olarak ben yöntemlerimdeki hatayı anladığımı söylemem lâzım. Ve sen de bana bunun yeterli olmadığını söylemelisin. | Open Subtitles | بداية يُفترض أن أقرّ بسوء سلوكي، ثم تخبرني أن ذلك غير كافٍ |
tamamen yetersiz kalıyor. | TED | ولفعل ذلك، الجيش لوحده ببساطة غير كافٍ. |
Evinin ipotekli olduğunu, yüklü bir borcu olduğunu ve banka hesabında Sofia'nın iki aylık maaşını karşılayabilecek kadar bile para olmadığını göreceksiniz. | Open Subtitles | ستلاحظ المنزل المرهون و الديون المقدَّرة بالملايين ...و حسابه البنكي غير كافٍ لدفع مستحقات (صوفيا) لشهرين |
Size çok gibi görünüyor ama benim için yeterli değil. | Open Subtitles | أدركأنهقد يبدوكثيراً، ولكنه غير كافٍ بنظرى |
Bu yeterli değil. Ben çiçeklerle ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. | Open Subtitles | ذلك غير كافٍ إنني أرغب بالكتابة عن الأزهار |
Verdiğin her neyse yeterli değil. | Open Subtitles | حسناً ، مهما كان ما أعطيتها فإنه غير كافٍ |
Sosyal yardım alıyorum, dağıtmıyorum. Bu yeterli değil. | Open Subtitles | أنا أعيش على المعونة الإجتماعية، أنا لست راضىٍ بذلك، فهذا غير كافٍ |
Bu da iyi. Ama geçmek için yeterli değil. Biraz daha çalışman lazım. | Open Subtitles | لا بأس، لكن هذا غير كافٍ للنجاح، ستحتاج مزيدًا من التدريب. |
Bu yüzden yalan haberleri düzeltmek kesinlikle gerekli ancak bölünmüş bir toplumun kendini etraflıca düşünmesini sağlamak için yeterli değil. | TED | وبالتالي فتصحيح الأخبار المزيفة هو أمرٌ ضروري بلا شك، ولكنه غير كافٍ لجعل المجتمع المُنقسم يُعيد النظر في ما يحدُث فيه. |
yeterli değil. $100,000 yeterli değil. - Ne söylemeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | ليس كافياً 100,000دولار غير كافٍ |
Ama aday olacağını söyleyemezsin çünkü Green Arrow olmak yeterli değil. | Open Subtitles | لكنّك لن تقول إنّك ستترشّح لأن كونك (السهم الأخضر) غير كافٍ. |
yeterli değil. Kızımla da görüşeceğim. | Open Subtitles | كلا , هذا غير كافٍ اريد رؤية ابنتي |
Ancak, bu bile yeterli değil. | TED | لكن هذا أيضًا، غير كافٍ. |
Ama bu yeterli değil. | Open Subtitles | لكن هذا غير كافٍ. |
Öncülük etmek yetmez. İnsanların düşüncelerini de değiştirmeliyiz. | Open Subtitles | غير كافٍ أن نكون قادة، يجب أن نغيّر معتقد الناس |
Ormandaki tüm odunları yaksak bile yetmez. Ayrıca bunlar olmadan şimdiye kadar idare ettik. | Open Subtitles | حطب الغابة كله غير كافٍ لهذا ولقد قطعنا كل هذا الطريق بدونها |
Ama yeterli olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | ولكنّني أعرف بأنّ ذلك غير كافٍ |
Özellikle de bir doktorsan ve karının zihni bir rahatsızlığı varsa bu seni yetersiz, çaresiz, ve en yakın insanlara yardım etmekten aciz hissettirebilir. | Open Subtitles | خصوصاً إن كنتَ طبيباً ومرض زوجتك العقلي جعلك تشعر أنك غير كافٍ عاجز |
Evinin ipotekli olduğunu, yüklü bir borcu olduğunu ve banka hesabında Sofia'nın iki aylık maaşını karşılayabilecek kadar bile para olmadığını göreceksiniz. | Open Subtitles | ستلاحظ المنزل المرهون و الديون المقدَّرة بالملايين ...و حسابه البنكي غير كافٍ لدفع مستحقات (صوفيا) لشهرين |
yeterli gelmez. | Open Subtitles | ذلك غير كافٍ لها |