- O anlamsız, ben anlamsız. Beraber, anlamlıyız. | Open Subtitles | هو غير منطقي وأنا غير منطقية ومعاً نجعل الأمور منطقية |
Bu vade kartı olan bir danışma kaynağı bu çok mantıksız çünkü danışma kaynakları kontrol edilemez. | Open Subtitles | هذا كتاب مرجعي يحتوي على بطاقة لمواعيد الإستعارة وهي غير منطقية لأن الكتب المرجعية لا يمكن التحقق منها |
Denizaltından bir mesaj alıyoruz ama hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | وصلتنا رسالة مشفرة من داخل الغواصة ولكنها غير منطقية |
Ama 3. bir grup vardı ki cevapları saçma, anlaşılmaz ve mantık dışıydı. | Open Subtitles | و لكن هناك مجموعة ثالثة الإجابات كانت سخيفة مبهمة غير منطقية و عشوائية |
Fakat bunu yapar yapmaz, korkunç bir mantık dışı paradoks geliştirdiğinin farkına vardı. | Open Subtitles | لكن حالما أنهى ذلك، أدرك أنه في الواقع فتح مفارقة غير منطقية مفزعة. |
Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
Ortada mantıklı olmayan şeyler dönüyor ve bir tek ben görebiliyorum bunu! | Open Subtitles | أشياء غير منطقية تستمر في الحدوث ويبدو أنني الشخص الوحيد الذي يراها |
anlamsız şeyler söylersen ben de sorular sorarım. | Open Subtitles | يمكنني أن أسأل أسئلة حين تطلب مني عمل أشياء غير منطقية |
Ama geçen ay dükkanın elektrik faturasını ödemesi anlamsız. | Open Subtitles | لأجل فاتورة ضخمة غير منطقية الشهر الماضي |
Sürekli anlamsız şeyler söylüyorsun. | Open Subtitles | لو استمريت بقول أمور غير منطقية |
Annem de çok mantıksız. | Open Subtitles | أمي غير منطقية ابداً أيضاً |
Nasıl doğduma dair söyledikleri hikaye, çok mantıksız. | Open Subtitles | قصة مولدي تلكَ ، غير منطقية. |
Bu vakanın mantığa uyan bir tarafı yok. Yaralar çok mantıksız, Booth. | Open Subtitles | لا شيء من هذا القضية طبيعي، الإصابات غير منطقية يا (بوث). |
Bu bahsettiğin şey hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | حسناً, تلك العبارة غير منطقية على الاطلاق |
Sorularınız hiç mantıklı değil ve babam hakkında söyledikleriniz çok korkunç. | Open Subtitles | إن أسئلتك غير منطقية على الإطلاق، وهذا قول مريع تقولينه بشأن أبي. |
Bununla ilgili hiç bir şey mantıklı değil. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأمور غير منطقية في هذا الأمر |
Ama bir grup vardı ki cevapları saçma, anlaşılmaz ve mantık dışıydı. | Open Subtitles | و لكن هناك مجموعة ثالثة الإجابات كانت سخيفة مبهمة غير منطقية و عشوائية |
Peder Moore'un inançları tarih öncesi, mantık dışı hurafelere dayanıyor. | Open Subtitles | معتقدات الأب مور تعتمد على معتقدات وخزعبلات غير منطقية |
Bak, mantıksız bir bütçe için Bakan Heller'a bunu imzalattırmayacağım. | Open Subtitles | لن أدع الوزير هيللر يوقع على ميزانية غير منطقية |
- Ama burada mantıklı olmayan bir iz var. | Open Subtitles | لكن هناك بصمات لشخص غير منطقية علي الإطلاق |