Bilmediğini söyledi. Etrafa soracaktı. | TED | فأجابني أنه لا يعلم . وسوف يسأل عن الأمر |
Yayınlanan hiç bulunmadığını ama "The Golden Horse" kitabının yayınlanmamış bir çevirisi olduğunu söyledi. | TED | فأجابني أنه لم يتم نشر أي واحدة منها، ولكنه يملك ترجمة لرواية لم يقع نشرها وهي رواية "الحصان الذهبي". |
Ve problemin farklı olduğunu söyledi. Konuştuğu her vaiz onu durdurmuş ve öfkesinin, dünyanın adaletsiz olduğu düşüncesinin onun başını derde sokacağını söylemiş. | TED | فأجابني أن الأمر كان على العكس تمامًا، فقد خذلها كل رجل دين تحدثت معه وقال أن غضبها، وإحساسها بالظلم في العالم كان سيلقي بها في المشاكل. |
Kaba bir adam cevap verdi. | Open Subtitles | فأجابني رجلٌ بلهجة فظّة |
Sakince cevap verdi ses: | Open Subtitles | فأجابني الصوت بهدوء |
Ona e-posta gönderdim ve ne hissettiğini sordum, şöyle dedi, "Çok lezizdi." | TED | أرسلت له بريدا إلكترونيا سألته فيه عن شعوره فأجابني بأنه يشعر بالمتعة. |
Babam da, "Hayır, sadece kalbi yoruldu ve durdu." dedi. | Open Subtitles | وبين كمية الآيس كريم التي يأكلها فأجابني لا .. بل قلبه لم يعد قوياً |
Bunu sorduğum için daha fazla cezalandırıldığımı söyledi. | Open Subtitles | فأجابني لسؤاله أصبحت معاقب أكثر. |
Ve cevap verdi: | Open Subtitles | فأجابني: |
"Öyleyse, evinde huzur içinde ölsün." dedi. | Open Subtitles | إنه يحتضر ، فأجابني: يُمكنه أن يموت بسلام في المنزل |
"Ne hakkında konuşmak istersin?" diye sorunca, "Güzel şeyler hakkında." dedi. | Open Subtitles | فسألته: ما الذي تود الحديث بشأنه؟ فأجابني: |
Ve o da "Sen aradaki köprüsün" dedi. | TED | فأجابني .. " أنت الجسر/الصلة بين الاثنين " |