| Ve kendinize temizlemek. Burada yaşayan tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | و نظف المكان بعدما تنتهي.فأنت لست الوحيد الذي يقطن هنا |
| Demi Moore, Bob Stone'u gör Malanovski diye biri... ve "Kaybol tatlım bizim aradığımız sen değilsin." | Open Subtitles | وقابلى ديمى مور وبوب ستون ومالوينيسكى واغربى عن هنا يافتاة فأنت لست من نبحث عنه |
| Eğer kızın buraya geldiyse iyi bir baba değilsin demektir. | Open Subtitles | لو أن إبنتك تأتي هنا فأنت لست أباً جيداً |
| Eğer bunu soruyorsan, cevaba hazır değilsin demektir. | Open Subtitles | إذا كان عليك ان تسألي، فأنت لست مستعدة لسماع الإجابة. |
| Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Eğer bildiğinizi sanıyorsanız, tahmin ettiğim kadar akıllı değilsiniz demektir. | Open Subtitles | لا تعلمين شيئاً، لو كنت تظنين غير ذلك، فأنت لست بالذكاء الذي ظننته |
| Boş şeylere kafanı takma, cahil değilsin sen. | Open Subtitles | دعك من الخرافات فأنت لست فلاحة |
| Senin için çok kötü. Eğer cesur olmazsan, bir sosyalist değilsindir. | Open Subtitles | هذا سيء, إذا لم تكن شجاعاً إذن فأنت لست شيوعياً |
| Demi Moore, Bob Stone'u gör Malanovski diye biri... ve "Kaybol tatlım bizim aradığımız sen değilsin." | Open Subtitles | وقابلى ديمى مور وبوب ستون ومالوينيسكى واغربى عن هنا يافتاة فأنت لست من نبحث عنه |
| Ama biz senden bahsetmiyoruz. Para ödeyen sen değilsin. | Open Subtitles | نحن لا نتحدث عنك, فأنت لست من يقوم بالدفع |
| Şunu beğen: Sen sen değilsin. Sus da giyin. | Open Subtitles | أحب هذا، فأنت لست أنت، لذا اخرس وأخلع ملابسك |
| Ve bana ne yapacağımı söyleme. Burada patron sen değilsin. | Open Subtitles | وتوقف عن إخباري عما أفعله فأنت لست الرئيس هنا |
| Nereye oturacağın kimsenin umurunda değil. Kaçık olan sen değilsin. | Open Subtitles | لا يهمّنا أين ستجلس أنت فأنت لست معتوه |
| Yani telefonuna ya da çağrı cihazına cevap vermeyen ilk insan sen değilsin. | Open Subtitles | متطلفة على حياتنا. لذا فأنت لست أول شخص لا يجيب على هاتفه... |
| Bir çocuğu taciz eder ve onu döversen benim tarafımda değilsin demektir. | Open Subtitles | إن أذيت طفل أو ضربته فأنت لست على جانبي |
| Eğer göremiyorsam burada değilsin demektir. | Open Subtitles | و إن لم استطع أن أراك فأنت لست هناك. |
| Yeteri kadar yakın değilsin demektir. | Open Subtitles | فأنت لست قريبةً بما يكفي |
| Aslında, Nijerya'da değilseniz, Afrika'da değilsiniz demektir. | TED | في الواقع ، إذا لم تكن في نيجيريا ، فأنت لست في أفريقيا. |
| Mentor olmalı. Luke Skywalker değilsiniz Yoda'sınız. | TED | أن تكون المرشد. فأنت لست لوك سكاي والكر، بل أنت المعلم يودا. |
| Boş şeylere kafanı takma, cahil değilsin sen. | Open Subtitles | دعك من الخرافات فأنت لست فلاحة |
| Karma yapacak kişi sen değilsin. Sen Tanrı değilsin. | Open Subtitles | لن تستطيع إسترجاع(كارما) مرة أخرى ,فأنت لست إله. |
| Biri gecenin üçünde çantanda iç çamaşırların yalnız yürümene izin veriyorsa onun sevgilisi değilsindir. | Open Subtitles | إذا تركك الرجل تسيرين وحدك في الثالثة صباحًا وأنت تحملين سروالك الداخلي في حقيبتك فأنت لست صديقته الحميمة |