Onu panayır için istiyorum. Son kafes boş. | Open Subtitles | أُريدُها للكرنفالِ إنّ القفصَ الأخيرَ فارغُ |
Zavallı kuzucuk, anlamış olanı boş bir kap gibi hayatı | Open Subtitles | الحمل الصَغير المسكين تعرف ماهو قادم الحياة كأسُ فارغُ |
Görebileceğin gibi, dört numaralı kutu, boş. | Open Subtitles | كما أنت يُمْكِنُ أَنْ تَرى بوضوح، عدد بن أربعة فارغُ. |
boş bir defter verdin ve bir şey söylemedin. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَكَ فارغُ إحجزْ وأنت لَمْ تَقُلْ أيّ شئَ. |
Bu büyüklükte ısırılmış bir balina saçmalık mı? | Open Subtitles | كلام فارغُ و عندي حوت بعضَه بهذا الكبر ؟ |
- Bu saçmalık! Simón, ese, hadi! | Open Subtitles | ـ ذلك كلام فارغُ ـ هذه الحقيقة |
Beni buraya boş duvara bakmaya mı getirdin? | Open Subtitles | أحضرتني الى هُنا لكي أنظرُ الى جدارُ فارغُ |
Oldukça korkmuş bir balık dışında burası boş. | Open Subtitles | بمعزلعنالأسماكالمذعورة... . هذا فارغُ... |
Ki şu anda boş duruyor. | Open Subtitles | الذي فارغُ الآن. |
Koltuğun altında. Ama boş. | Open Subtitles | تحت المقعد لَكنَّه فارغُ |
Daracık bir alan var, o da boş. | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ a فضاء زحفِ. هو فارغُ. |
Okyanusun çoğu, neredeyse boş bir su çölüdür. | Open Subtitles | مُعظم هو فارغُ عملياً a صحراء مائية. |
- Sol cebinin boş olduğunu duydum. | Open Subtitles | - أَسْمعُ بأنّ جيبَكَ اليسارَ فارغُ. |
Tabi ki yollar boş seni tavşan. | Open Subtitles | بالطبع أبلهُ فارغُ. |
Ev boş. İpotekli. | Open Subtitles | إنّ البيتَ فارغُ. |
Yenilmez olmak boş hissetmektir. | Open Subtitles | "كونكَ غير مرئيٌ يعني بأنكَ فارغُ" |
Şimdi boş. | Open Subtitles | هذا فارغُ الآن |
Burası boş. | Open Subtitles | إنه فارغُ |
- Bu kadar saçmalık yeter artık. - Hayır, Bay Cafmeyer. | Open Subtitles | تَعْرفُين، هذا كلام فارغُ - لا، سّيد كافميير - |
Mutlu sonlar, saçmalık! | Open Subtitles | هذه النهاية السعيدةِ كلام فارغُ. |