Ashley, eğer ölmeni isteseydik, zehirli içecekten çok daha etkili yollar vardır. | Open Subtitles | آشلي, إن كنت سأقتلك هناك طرق أكثر فاعليّة من تسميمك بالشراب |
Gazı dışarıdan sıksam daha etkili olurdu. | Open Subtitles | فضخّه من هنا سيكون أكثر فاعليّة من ضخّه من الخارج. |
Ve vampir popülasyonunun boyutu düşünülürse tek dozluk bir iğne çok daha etkili. | Open Subtitles | ووفقًا لعدد مصّاصي الدماء، فحقنة واحدة من هذا، ستكون أشدّ فاعليّة. |
Yapmamıza gerek yok çünkü her zaman epey etkili bir alternatif bulunur. | Open Subtitles | فنحن لسنا مضطرين للقيام بذلك بسبب وجود بديل أكثر فاعليّة. -وما هو؟ |
Saldırgan mod, aktifleştirildi. | Open Subtitles | تم تنشيط فاعليّة الهجوم |
Onlara doğal bir duruşun daha etkili olacağını söylememiştim bile. | Open Subtitles | "إنّي حتّى لم أقُل لهما أن الوقفة الطبيعيّة ستكون الأكثر فاعليّة" |
Godfrey Enstitüsünde kendimizi insanların yaşamlarını daha iyi yapmaya ve ihtiyacı olanlara daha etkili terapiler bulmaya adadık. | Open Subtitles | "في مؤسسة "غودفري"، نحن ملزمون بتوفيرحياةأفضلللناس" " بخلقِ حلول علاجيّة أكثر فاعليّة للمحتاجين " |
Pouf, kendisine arkadan seslenerek meydan okuyan birisine doğruyu söylemenin daha etkili olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | "علم (بوف) أنّه حالما يطلب منه شخص أن ينازله بنزاهة بلا غدر" "فإنّ مصارحته بالحقيقة ستكون أكثر فاعليّة" |
Ve böylece cevap eski sistemi daha etkili ve işlemsel yapmak, işlem sürelerini hızlandırmak, insanları daha küçük kategoriler hâlinde bölerek onlara daha etkili hizmet vermeyi denemeyi amaçlamıştır- diğer bir deyişle, ilişkiselin tam tersi. | TED | وكانت الإستجابة محاولة جعل هذه الأنظمة القديمة أكثر فعاليّة والتعامل بها أكثر -- لتسريع أوقات المعالجة، قسّم الأشخاص إلى فئات أصغر، حاول أن تستهدفهم الخدمات بأكثر فاعليّة -- بمعنى، على العكس تماما من العلاقات. |
Saldırgan mod... | Open Subtitles | فاعليّة الهجوم... |