Ancak Gerçek şu ki Amerikadaki üretim sektörünün hacmi aslında büyüyor ama işlerimiz azalıyor, | TED | والآن، فالحقيقة هي أن الناتج في قطاع التصنيع في الولايات المتحدة هو في الواقع ينمو، ولكننا نفقد الوظائف. |
Gerçek şu ki, onca seyahatten onca çabandan sonra direnişi durdurdular ve seni eli boş gönderdiler. | Open Subtitles | اذا فالحقيقة أنه , بعد كل أسفارك و كل جهودك قفد أوقفوا الحملة و أعادوك خالي اليدين |
Gerçek şu ki delilikten geri dönüş yoktur. Bu tam bir hayal. | Open Subtitles | فالحقيقة أنّه لا يوجد علاج للجنون، إنّه مجرّد وهم. |
- Yani Gerçek şu ki, siz ve Monsieur Barraclough, öldüğüne sevindiniz. | Open Subtitles | اذن فالحقيقة هي أنكِ أنتِ و السيد "باركلوف" كنتما سعيدين بوفاتها |
Gerçek şu ki, o arabadan hep nefret etmişimdir. | Open Subtitles | فالحقيقة, كرهت تلك السّيّارة دائمًا. |
Gerçek şu ki okuma yazma bilmiyorum! | Open Subtitles | فالحقيقة أنني لا أقرأ ولا أكتب |
Evet, Gerçek şu ki, Genel Müdürlüğe hiçbir zaman kanım kaynamadı. | Open Subtitles | نعم , فالحقيقة لم يحب قلبى جى أم |
Gerçek şu ki herhalde iyi olacağım. | Open Subtitles | .... فالحقيقة هى أننى ربما سأصبح بخير |
Fakat, ahh, Christina kendim olmamı söyledi, bu yüzden Gerçek şu ki ben pek de havalı biri değilim. | Open Subtitles | لكن (كريستينا) أخبرتني بأن أكون على سجيّتي إذاً فالحقيقة أنّي لستُ على مايرام. |
Asıl Gerçek şu ki, sizin anneniz değilim. | Open Subtitles | فالحقيقة الجلية أنى لست أمك |
Gerçek şu ki daha garip. | Open Subtitles | فالحقيقة . أكثر غرابة |
Keşke öyle olsaydı, Bay Kanin. Ama Gerçek şu ki... | Open Subtitles | أتمنى لو كان الأمر كذلك سيد (كينن) فالحقيقة هي... |