Yabani avcılar olarak kediler fırsatçıdır ve ne zaman av mevcutsa avlanırlar. | TED | كحيوان بري مفترس تطارد القطط وتصطاد فرائسها متى توافرت، |
Gündüzün iyi şeyleri ağırlaşıp, uyukluyor ve gecenin kara unsurları doğrulup av peşine düşüyor. | Open Subtitles | أشياء النهار النبيلة شرعت تسترخى وتنعس بينما عناصر الليل السوداء نهضت لتنال فرائسها |
Bunların hepsi avlarını yakalamak için tüylü balina çubuklarını kullanan dişsiz balinalardır. | TED | كل هذه هي حيتان بالينية وهي تستعمل صفائح بالينية مشعرة بدلًا من الأسنان لاصطياد فرائسها. |
Bu, mümkün olduğunca fazla ışık algılamalarına ve en bulanık durumlarda bile avlarını saptamalarına yardımcı olur. | TED | يسمح هذا بدخول أكبر قدر ممكن من الضوء، مما يساعدها على تحديد مكان فرائسها حتى في أعتم الظروف. |
Artık Avını tanıyabiliyor ama onun karşılık vermesini beklemiyor. | Open Subtitles | تستطيع الآن تمييز فرائسها لكنها لم تتوقع منها مقاومة |
Avını kendine çekmek için çok olağandışı bir yöntemi varmış. | Open Subtitles | لديها طرق غريبه في تعقّب فرائسها |
Karınlarını doyurdukları balıklar dağınık durumdadırlar, ama bazen avları bu sardalyeler gibi kalabalık sürüler halinde bir araya toplanırlar. | Open Subtitles | عادة ما تكون فرائسها متناثرة هنا وهناك لكن أحيانا تجدها متجمعة بشكل مكثف في المياه الضحلة، مثل أسماك السردين هذه. |
Aslan balığının şeritleri görsel olarak kafa karıştırıcı dolayısıyla avları için onun ne kadar yakında olduğunu kestirmek zordur. | Open Subtitles | خطوط سمكة الأسد مربكة بصريا، مما يجعلها صعبه على فرائسها للحكم على مدى قربها. |
Bu balıklar, orfoz için cazip bir av olurlar. | Open Subtitles | تحاول احد (الأسماك الزجاجية)القشرية إغراء (فرائسها من اسماك (الرقعة |
Sonunda onlar bile avlarını bırakmaya zorlanırlar. | Open Subtitles | برغم كل ذلك، سوف تترك فرائسها مجبرةً في النهاية. |
Büyük avcılar, avlarını pusuya düşürme yeteneklerine güvenirler. | Open Subtitles | يعتمد الصيادون العمالقة على مباغتة فرائسها |
Beyaz yüzgeçli köpekbalıkları da avlarını bulmak için kokuyu takip ederler, ama bu işe yaramazsa başka bir duyuları var. | Open Subtitles | أسماك القرش الأبيض تستخدم حاسة الشم للعثور على فرائسها, ولكن إذا لم تنجح لديها حواس اخرى. |
avlarını canlı canlı yerler. | Open Subtitles | انهم دائما التهام فرائسها على قيد الحياة. |
Avını kendine çekmek için çok olağandışı bir yöntemi varmış. | Open Subtitles | لديها طرق غريبه في تعقّب فرائسها |
Derler ki, timsah Avını parçalayıp yutarken ağlarmış. | Open Subtitles | عندما تلتهم فرائسها |