Voronezh'de bize ateş açtıklarında kaçtım. | Open Subtitles | لقد فررت حين فتحوا علينا النيران في فيرونيج |
Dışarı kaçtım. O şey kıçımın ucundaydı. | Open Subtitles | فررت من الفتحة هذه الاشياء كانت تعض فى مؤخرتى |
Hücremden kaçtım ve geminin yol gösterme sistemini bozdum. | Open Subtitles | فررت من زنزانتي وقمت بتدمير نظام التحكم لسفينة النقل |
Mümkün olan en pratik şekilde hapishaneden mi kaçtın yani? | Open Subtitles | وهل فررت من السجن للتو بأبرع ما لديك من طرق؟ |
Peki gerçekte ne oldu kaçkının tekiyle yattın, gerçek adını vermedin ve onunla hiç konuşmadan kaçtın. | Open Subtitles | إذاً الذي حدث حقيقة ،هو أنك مارست معها الجنس ،وأعطيتها إسمــا مزيفـا ثم فررت من دون التحدث معها إطلاقـا. |
FBI'a tesim edilmen kararlaştırılmıştı ama bunun yerine sen kaçtın. | Open Subtitles | كان من المتوقع أن يتم تسليمك إلى المباحث الفدرالية. وعوض ذلك، فررت |
Bir otoparktayım, araba arıyorum. FBI'dan kaçtım. Evet, duydum. | Open Subtitles | إنني في موقف السيارات أبحث عن سيارة لقد فررت من وكالة المباحث الفيدرالية |
Ben pek yaklaşmadım. Bize doğru gelince kaçtım. | Open Subtitles | لم أكن قريبًا جدًّا منها لقد جاءت صوبنا ثم فررت |
Uzun zaman önce ondan kaçtım. Hâlâ da kaçıyorum. | Open Subtitles | فررت منها منذ دهر بعيد، وإنّي هاربة منذئذٍ. |
Onlara söyledim, korktuğum için kaçtım sadece. Bu işle hiçbir alakam yok. | Open Subtitles | انظر، أخبرتُهم إني فررت فقط لأني ذعرت، ولا دخل لي بهذا. |
Onlara söyledim, korktuğum için kaçtım sadece. Bu işle hiçbir alakam yok. | Open Subtitles | انظر، أخبرتُهم إني فررت فقط لأني ذعرت، ولا دخل لي بهذا. |
Fakat annemin dönem dönem geçirdiği cinnetler sırasında beni günah keçisi yapıp hem duygusal hem de fiziki istismara maruz bırakmasıyla, kendi güvenliğim için kaçtım. | TED | ولكن عندما أصيبت أمي بالجنون لفترة من الوقت، وعندما اختارني هذا الجنون ككبش فداء رئيسي في صورة انتهاكات جسدية وعاطفية، فررت من أجل سلامتي. |
Jackie benimle evlenmek istediğinde ben kaçtım. | Open Subtitles | أجل ، لقد فررت لما أرادت جاكي الزواج بي |
kaçtım ama barı soyan çocuk da oradaydı ve... | Open Subtitles | -لا، لقد فررت لكن الفتى الذي سرق الحانة، لقد كان هناك وأظن أن المختار دفعه لفعل ذلك |
Sonra kendi canını kurtarmak için nereye kaçtın? | Open Subtitles | بلى، وعندما فررت هارباً لتنقذ نفسك أين ذهبت؟ |
Yani, bu otelden çılgın bir... kadının arabasıyla kaçtın, ve ince zekanla caziben dışında... yanında bu enfes süet paltodan başka bir şey yok. | Open Subtitles | فررت من الفندق بسيارة المرأة المخبولة ولا تملك إلّا ذكاءك وسحرك وهذا المعطف البالي؟ |
Kavga ettiğinizi duydum, sonra sana ateş etti sen de kaçtın. | Open Subtitles | لقد سمعتكم تتشاجرون وبعدها أطلقت هي النار عليك و لقد فررت ... |
Yani yolsuzluk ya da dolandırıcılık yüzünden değil teröristlerin gizli bir teknolojiye el koymak için seni öldürmeye çalıştıklarını düşündüğün için kaçtın. | Open Subtitles | إذن، قصّتك أنّك لمْ تفر من البلاد بسبب الإختلاس أو التزوير، فررت لأنّك ظننت أنّ الإرهابيين كانوا يُحاولون قتلك لأجل تقنية تسلل خفيّة. |
Oradan kaçtın. En doğrusu buydu. | Open Subtitles | لقد فررت وهذا ما يجب فعله بالضبط |
Ve sen de Layla'nın yaşayıp yaşadığına bile bakmadan tabanları yağladın mı? | Open Subtitles | اذن انت فررت من المكان من دون ان تعلم اذا كانت (ليلى) حية ام ميتة؟ |
Vatan hainliğinden tutuklandım. Zar zor kaçmayı başardım. | Open Subtitles | لقد إعتقلونى بتهمة الخيانه العظمى أنا فررت منهم للتو |