"فريد من نوعه" - Translation from Arabic to Turkish

    • eşsiz
        
    • benzersiz bir
        
    • eşsizdir
        
    • sersemletici ve türünün tek örneği bir
        
    Bert Cooper özellikle sizinle çalışmanın eşsiz bir keyif olduğunu söylüyor. Open Subtitles يقول بيرت كوبر بأنه سرور فريد من نوعه جرّاء العمل معك
    Karım eşsiz bir soydan geliyor. Aslında bunu dersimde de anlatacağım. Open Subtitles نسب زوجتي فريد من نوعه تماماً كنت أريد مناقشته فعلاً بالصف
    Ama buna sahip çıkacağım, çünkü genellikle varsaydıklarımızın aksine, birini taklit etmek eşsiz birşey çıkarabilir ortaya. TED و لكني ماض في هذا العمل لأنه خلافا لما قد نفترض عادة، تقليد شخص ما يمكن أن يكشف لك عن شيء فريد من نوعه.
    Açık ve net olarak benzersiz bir davranış kalıbı olduğuna ikna oldum. Open Subtitles أنا مقتنع بأن هنالك سلوك واضح و فريد من نوعه هنا
    Herkes eşsizdir. Bu eşsizlik kendini ifade etmek için vardır. Open Subtitles كلّ شخص فريد من نوعه هذا التفرد يجب أن يعبر عن نفسه
    Bugün açık artırmaya çıkacak olan elmas 212 karatlık sersemletici ve türünün tek örneği bir hazine. Open Subtitles الألماسة التي نحن على وشك المزايدة عليها اليوم هي قيراط عيار 212 كنز فريد من نوعه
    Ve ben O'yum: Seçilmiş, eşsiz, Vazgeçilmezim, yerine koyulamazım, 'İşte O'yum' TED وهذا أنا ، أنا مختار أنا فريد من نوعه أنا من لا غنى عنه أنا من لا بديل له لا مثيل لي
    Bu su kaynağını buldum ve her şey aynı kalırsa, eşsiz bir şey yakalamak için gerçek bir şansım olduğunu düşündüm. TED وجدت حفرة الماء هذه، وشعرت إذا بقي كل شيء بنفس الطريقة التي يحدث بها، كان عندي فرصة حقيقية لالتقاط شيء فريد من نوعه.
    Einstein da, evet, yani, Einstein'ın -- o Einstein, türünün tek örneği, eşsiz. TED ‫وآينشتاين،‬ ‫حسنًا، آينشتاين هو آينشتاين.‬ ‫إنه فريد من نوعه.‬
    Bu sohbeti, senin eşsiz biri olduğunu söyleyerek bitireyim. Open Subtitles حسنا, دعني أنهي هذا الحوار بقولي أنّك شخص فريد من نوعه
    Ama çok eşsiz bir anlatısı var ve senaryosu konusunda tutkulu olduğu belli, ki bu iyi bir şey. Open Subtitles وحصلت وصوت فريد من نوعه حقا، و انه عاطفي جدا حول البرنامج النصي... ... وهو شيء جيد، هل تعلم؟
    Umarım ki her biriniz Basara'daki eşsiz etkinliği hatırlarsınız. Open Subtitles أود على الجميع أن يتذكر أن باسارا حدث فريد من نوعه
    Nasıl eşsiz bir genç adam olduğunu biricik aşkı, sevgili karısı Holly'ye bırakmak üzere tasarladığı kül kutusundan anlayabilmek mümkün. Open Subtitles لقد كان شاب فريد من نوعه كما ترون هذه الجرة التي صممها من أجل حب حياااته زوجته ، هوليْ
    Değerlendirmelerimiz sonucunda, kitabınızın eşsiz olduğuna karar kıldık ve basımını yapmak bizim için bir onur olacak. Open Subtitles توصلنا لنتيجة أن الكتاب فريد من نوعه و الذي سنكون فخورين بنشــــره
    Aklıma keçi sütünü karıştırarak eşsiz, farklı bir şey yapmak geldi de. Open Subtitles كلا , إنها جديدة واتتني تلك الفكرة , بإستخدام حليب الماعز لصنع شيئ فريد من نوعه
    günümüzde hazine gibi korunan... eşsiz bir kitabın sayfaları gibi... üzerlerinde çalıştılar. Open Subtitles قاموا بدراستهم كما لو أنهم كانوا صفحات في كتاب فريد من نوعه و اليوم يخبئونهم كما لو كانوا كنزاً
    Peter Levine'in dediği gibi; insan hayvanı benzersiz bir varlıktır, iyileşmek için içgüdüsel bir kapasiteye ve bu doğuştan gelen kapasiteyi dizginleyecek entellektüel ruha sahiptir. TED كما قال بيتر ليفين، حيوان الإنسان هو كائن فريد من نوعه له مع القدرة الغريزية للشفاء وروح الفكرية لتسخير هذه القدرات الفطرية.
    Aslında, benzersiz bir evrim buldum. Open Subtitles فى الواقع, لقد وجدت تطور فريد من نوعه
    benzersiz bir tasarım olduğu için? Open Subtitles حسناً ، انه تصميم فريد من نوعه
    her ilişkideki gibi eşsizdir, bilirsin. Open Subtitles أيّ علاقةٍ أو أيّ اقترانٍ هو شيء فريد من نوعه.
    Cesetlerin şehre getirilmemesi Antik Atina efsanelerinde eşsizdir. Open Subtitles و بشكل فريد من نوعه ..كما ورد في قصة أثينا القديمة لم تُرجع جثثهم مرة أخرى إلى المدينة
    Bugün açık artırmaya çıkacak olan elmas 212 karatlık sersemletici ve türünün tek örneği bir hazine. Open Subtitles الألماسة التي نحن على وشك المزايدة عليها اليوم هي قيراط عيار 212 كنز فريد من نوعه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more