Akiferlerin bedeliyle yapılanı, onlar yüzey sularının bedeliyle yaptılar. | TED | فعلوها على حساب مياههم الجوفية، فعلوها على حساب مياههم السطحية. |
Bunu yaptılar, bedelini de ödeyecekler. | Open Subtitles | لقد فعلوها, وسيتأرجحون على حبل المشنقة بسببها. |
Yani işte, ne zaman lezbiyen bir çiftin çocukları olsa insanlar "İşte Başardılar!" diye düşünür. | Open Subtitles | تعلمون, مثل اسحاقيتان انجبتا طفل والجميع يصرخون بنعم لقد فعلوها |
Evet, becerdiler, ha? Bizim çocuklar yaptı. | Open Subtitles | أجل قد فعلوا، هؤلاء المثيرين قد فعلوها. |
Elizabeth: yaptıkları harika şeylerden birisi de, bizi sağlıklı yiyeceklerin dünyasıyla tanıştırmaları. | TED | إليزابيث: من الأشياء الرائعة التي فعلوها هو أنهم عرفونا على الأطعمة الصحية بمختلف أنواعها. |
Nasıl yaptıklarını, balonu nasıl doldurduklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف فعلوها. ملؤا البالونات بالبول. |
Onlar değil. Fakat onların yaptığını sanmamızı istediler. | Open Subtitles | لم يفلعوا لكننا نقصد اننا نعتقد انهم فعلوها |
Bunu daha önce de yapmışlar . Hoşçakalın, geyler . | Open Subtitles | لقد فعلوها من قبل مع السلامة أيها الرجال الشواذ |
Bunun gerekli olup olmadığını bilmiyorum, ama bunu yaptılar. | Open Subtitles | حسنا ، انا لا اعرف اذا كان عليهم ذلك .. ولكنهم فعلوها بالتأكيد .. |
Fakat, o yalan söyledi. Ertesi akşam yine yaptılar. | Open Subtitles | ولكنه كان يكذب فعلوها مرة اخرى في الليلة التالية |
İşi yaptılar. Kasayı soydular. | Open Subtitles | سيدي , لقد فعلوها , أنهوا العمل وسرقوا الخزنة |
Güven bana. Daha önce de yaptılar. Onları konuşurken duydum. | Open Subtitles | صدقني, لقد فعلوها من قبل لقد سمعتهم يتكلمون |
Benim annem ve babam doğru yaptılar. | Open Subtitles | في الحقيقة أبي وأمّي فعلوها بالطريقة الصحيحة |
Sanırım japonlar bunu kasıtlı yaptılar... | Open Subtitles | أفترض أن تحاول أن تخبرني أن اليابانيون فعلوها عن قصد |
- İşte oldu. - Başardılar. | Open Subtitles | ــ لقد فعلوها ــ حسناً ، لقد تكفّلوا بالأمر |
Yani Başardılar mı? Uçaktalar mı? | Open Subtitles | هل تعني انهم فعلوها وهم على متن الطائرة |
Kiralık katiller yaptı. | Open Subtitles | قتلة مأجورون فعلوها. |
80'de Afganistan'da yaptıkları gibi ama o zamankiler birinci sınıf saldırı birlikleriydi. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي فعلوها في أفغانستان في '80، فقط كانوا يلقون الملابس المحمولة جوا |
Tabii şayet bana aslında bunu nasıl yaptıklarını bilmediğini söylemeye çalışmıyorsan. | Open Subtitles | ما لم تكُن تقصد أنّك تجهل كيف فعلوها |
Belki de birileri Meksikalıların yaptığını düşünülmesini istedi. | Open Subtitles | ربما فعلها شخص أخر ليبدو الأمر وكأن المكسيكيون فعلوها |
Gene yapacaklarını yapmışlar. | Open Subtitles | هههه لقد فعلوها مجدّدًا |
En azından onların yapmış olması ihtimali var, değil mi? | Open Subtitles | على الأقل هناك إحتمال أنهم فعلوها, أليس كذلك؟ |
Bunu her kim yaptıysa sonunda savunma ağımıza girmeyi başardı Katar'da da girmeyi denemişlerdi, bu sefer işe yaradı. | Open Subtitles | ليكن من فعلوها فقد تمكنوا من اختراق الشبكه الدفاعيه مثلما كانوا يحاولون فى قطر الا انهم نجحوا هذه المرة |
Orada olan binaları onarıp, kafe, kitapçı ve lokantaya çevirerek başarmışlar. | Open Subtitles | بل فعلوها بإعادة البنايات العظيمة التي كانت موجودة حولوها إلى مقاهي، مكتبات، مطاعم |
-Bu tanıdık geliyor. -Bunu "Superman 3" filminde yapmışlardı. | Open Subtitles | يبدوا هذا مألوفاً - لقد فعلوها في فيلم سوبرمان - |