"فعل الشيء" - Translation from Arabic to Turkish

    • şeyi yapmak
        
    • şeyi yapmaya
        
    • olanı yapmaya
        
    • olanı yaptı
        
    • şeyi yapmayı
        
    • olanı yapmak
        
    • şeyi yapmam
        
    • şeyi yapmanın
        
    • şeyi yapmaktan
        
    • şeyleri yapmak
        
    • olanı yapacaksın
        
    • aynısını
        
    Doğru şeyi yapmak için moralmen yetersizsin. Open Subtitles أنت من الناحية الأخلاقية عاجز عن فعل الشيء الصحيح
    Moralmen doğru şeyi yapmak için uygun değildin. Open Subtitles أنت من الناحية الأخلاقية عاجز عن فعل الشيء الصحيح
    - Asıl önemli olan cidden doğru şeyi yapmaya çalışan adam gibi görünüyor. Open Subtitles ... كل ما يهم هو أنه يبدو أنه يريد فعل الشيء الصحيح فعلاً
    Yarılmış omurga bel kemiği olan bir adam nasıl kendisini yürümeye zorlayamazsa, o da kendisini doğru şeyi yapmaya zorlayamaz. Open Subtitles إنّه لا يستطيِع إجبار نفسه على فعل الشيء الصحيِح مثل الرجُل الذي لديه قطع في العمود الفقري ويجبر نفسُه على المشي.
    Evet, bilirsin, orda, burda bazı şeyler yapıyorum, ...sadece çocuklarla biraz zaman geçirdim bu kez doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles نعم ، نقل الأشياء من هنا إلى هناك وقضاء الوقت مع الأطفال ومحاولة فعل الشيء الصحيح
    Doğru olanı yaptı. Onu suçlamamalısın. - İkisi de birbirini sevmiyordu. Open Subtitles لقد فعل الشيء الصحيح أتعلم, لا يجب أن تعاقبه
    Doğru şeyi yapmayı ihmal etmiş olmalılar... Open Subtitles نعم، أتوقع بأنهم أهملوا فعل الشيء الصحيح
    Evi satın aldığınız fiyata geri satıp evin asıl sahibine iadesini sağlayarak doğru olanı yapmak istemiyorsunuz. Open Subtitles أنت لا تريد فعل الشيء الصحيح وهو بيع هذا المنزل إلى البلدية لتسترجع صاحبة المنزل منزلها
    Çünkü onca yıldan sonra doğru şeyi yapmak istedi. Open Subtitles اظن أنه أراد فعل الشيء الصحيح بعد كل تلك السنوات
    Adamla hiç tanışmadım ama eminim tanısam aynı şeyi yapmak isterdim. Open Subtitles أنا لم ألتق الرجل أبداً، ولكنني واثق أنني إن كنت فعلت لأردت فعل الشيء نفسه
    Doğru olan şeyi yapmak falan diyordun sen işte. Open Subtitles ما الذي أوقفنا؟ أتذكّر إنّك تقول شيئاً عن فعل الشيء الصائب
    Winston Churchill'in bir sözü vardır, gerçi gerçekten söyledi mi bilmiyorum ama söylediği iddia ediliyor. "Amerikalılar bütün olasılıklar tükendikten sonra doğru olan şeyi yapmaya geçer." TED يزعم أن وينستن تشيرشل قال، لا أدري إن قال أي شيء لكن يزعم أنه قال أن يمكن التعويل دائما على الأمريكيين في فعل الشيء الصحيح بعد استنفاد كل الطرق الأخرى.
    Burada doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles انظري، أنا أحاول فعل الشيء الصحيح هنا
    Burada doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles انظري، أنا أحاول فعل الشيء الصحيح هنا
    Seninle ilgili tek endişem doğru olanı yapmaya o kadar kararlısın ki bazen akıllıca olanı yapmıyorsun. Open Subtitles ملاحظتى الوحيد عنك أنك تُصر دوماً على فعل الشيء الصواب, وأنت أحياناً لا تقُم بها بطريقة ذكية
    Sadece doğru olanı yapmaya çalışıyor. Open Subtitles اعتقد انه يحاول فقط فعل الشيء الصحيح
    Amir doğru olanı yaptı. Open Subtitles إسمع , الرئيس فعل الشيء الصحيح
    Senin babalık da aynı şeyi yapmayı düşünmüştü. Open Subtitles مهلاً، والدك فكر في فعل الشيء نفسه هل تعلم هذا ؟
    Doğru olanı yapmak istiyormuş. Aynen böyle söyledi. Open Subtitles هي تريد فعل الشيء الذي يدعوا للفخر تلك هي كلماتها
    FBI gerekli olan bir çok şeyi yapmam için bana asla izin vermeyecekti. Open Subtitles المكتب الفيدرالي ما كان ليوافقني على فعل الشيء الضروري للغاية لإنجاح تلك العملية
    Sağolun küçük dostlarım, bana doğru şeyi yapmanın mutluluk ve bazen de altın getirdiğini gösterdiğiniz için. Open Subtitles أشكركم ، أصدقائى الصغار لما قدمتوه إلىّ إنه إعتزاز ، وبعض الوقت مال فى فعل الشيء الصحيح
    Kasabama geldin bana doğru şeyi yapmaktan bahsettin. Open Subtitles لقد اتيت لي , لبلدتي مقدماً لي هذه الخطابات عن فعل الشيء الصحيح
    Yoksa O, sana benim yapmak istemediğim şeyleri yaptıracak ve ben sana o şeyleri yapmak istemiyorum. Open Subtitles سيرغمني على فعل الشيء الذي لا أريد فعله و أنا لا أريد أن أفعل لك ذلك
    Çünkü doğru olan bu, doğru budur ve doğru olanı yapacaksın. Open Subtitles لأن ذلك شيء صائب، سيكون عليك فعل الشيء الصائب.
    Ama ateşe ateşle karşılık verebilir, bu videoyu tanıdığınız üç kişiye gönderebilir ve onları da aynısını yapmaya teşvik edebilirsiniz. TED ولكن يمكنك محاربة النار بالنار عن طريق إرسال هذا الفيديو إلى ثلاثة من الناس الذين تعرفهم، وتشجيعهم على فعل الشيء نفسه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more