Yazılmışlardı çünkü öfkeliydiler ve bu konuda bir şey yapmak istiyorlardı | TED | سجلوا لأنهم كانوا غاضبين وأرادوا فعل شيء حيال ذلك. |
Durma güdüsü hayata devam etmek için bir işarettir, yeni bir şey yapmak, farklı bir şey yapmak için. | TED | اشارات التوقف جوهريا إشارة إلى أوان المضي قدما، إلى فعل شيء جديد، شيء مختلف. |
Toplu öfkemizi güzelliğe dönüştürmek için bir şeyler yapmak istedim. | TED | أردت فعل شيء لتحويل غضبنا الجماعي إلى شيء جميل. |
Orası sökülüyor ve kimse onu durdurmak için bir şey yapamaz. | Open Subtitles | إنّه ينحلّ وما من أحد قادر على فعل شيء لمنع ذلك. |
Tüm gün bir şey yapmadan orada durunca biraz huzursuzlaşıyorlar. | Open Subtitles | إنّهما يضجران بسبب الوقوف هنا طيلة النهار بدون فعل شيء. |
Bilmiyorum, ama... sanki bir şeyler yapmaya karar vermiş gibiydi. | Open Subtitles | لا أعرف ولكن لقد بدا وأنه ينوي فعل شيء ما |
Ancak Kanan doğru bir şey yapmaya çalışırken birşeyleri oldukça yanlış yaptı. | Open Subtitles | و لكن كينين فعل شيء مروع وهو يحاول أن يقوم بالصواب |
Ama gerçek şu ki herkes bir şey yapabilir. | TED | ولكن الواقع أننا نستطيع جميعًا فعل شيء. |
Bir şey yapmak zorunda olduğumu biliyordum. Her ne olursa. | Open Subtitles | لقد ايقنت انه كان علي فعل شيء ما,اي شيء. |
Bir şey yapmak zorundaydım. O Cuma elime bir fırsat geçti. | Open Subtitles | كان علي فعل شيء والفرصة طرحت نفسها ذلك الجمعة |
Bir şey yapmak zorundaydım zira tüm kalemler dağınıktı. | Open Subtitles | كان علي فعل شيء , أقلامك كانت تملأ المكان |
Lanet olsun, benden istedi. Bunu yapmaktan en az senin kadar nefret ediyorum ama bir şey yapmak gerekiyordu. | Open Subtitles | أنا أيضاً لا يعجبني الٔامر لكن كان علينا فعل شيء |
Ama bence odada iklim değişimine veya sosyal meselelere dair bir şeyler yapmak lehine tartışan insanlar olması noktasında, şimdiye kadar bu toplantıları göç ve iklim değişimi lehine konuşmak için kullandım. | TED | لكنّي أعتقد أنه كما يوجد أشخاص في الاجتماعات يدعون إلى فعل شيء حيال التغير المناخي، أو حيال قضايا اجتماعية. قُمت باستغلال الاجتماعات التي حضرتها حتى الآن لصالح الدفاع عن الهجرة والتغيّر المناخي. |
Ellie ile yaptığım görüşmede hoşuma giden şey, dedesinin ve büyükannesinin hikâyelerinin bugünkü hikâyelerden farklı olmadığını bilmesiydi ve o buna dair bir şeyler yapmak istedi. | TED | ما أحببته بحديثي مع إيلي هو فهمها في صميم نفسها أن قصة جديها لا تخلتف عن قصص اللاجئين اليوم، وأرادت فعل شيء حيال هذا، |
Bu çok kötüydü, yani bu konuda gerçekten bir şey yapamaz mıydık ? | TED | كان شيئاً مُحطِماً وتساءلنا ألا يمكننا فعل شيء حيال هذا الأمر؟ |
Elim kolum bağlı, kalemim kırılmış ve ben beş yıl hiçbir şey yapmadan evde oturmayacağım! | Open Subtitles | لن ألبث في الوطن مقيد و مكمما لخمسة أعوام لا أستطيع فعل شيء والجحيم لنا ماذا نفعل؟ |
Bu üç şey ise tamamen bize kalmıştır, ve bir şeyler yapmaya karar verirsek tüm dünyamızı değiştirebilir. | TED | أما هذه الأشياء الثلاثة، فهي تتعلق بنا بالكامل. ويمكنها أن تغير عالمنا برمّته لو أردنا فعل شيء حيال ذلك. |
Şimdi kendi başıma ilk defa bir şey yapmaya çalışıyorum ama kendime güvenemiyorum. | Open Subtitles | بالواقع أنا أحاول فعل شيء بمفردي لكن لست واثق بمقدرتي |
Herkes bir birey olarak bununla ilgili bir şey yapabilir. | TED | وكل شخص يستطيع فعل شيء بهذا الخصوص كفرد. |
Hayatım, burada kalmayı bu kadar istediği sürece elimden bir şey gelmez. | Open Subtitles | حبيبتي، أنا عاجزا تماما عن فعل شيء طالما هو مصر على البقاء |
"Bu konuda biz bir şey yapmış olabilir miyiz?" | TED | حتى : لو كان بأيدينا فعل شيء لتنجب هذا. |
Bir daha bunun gibi bir şey yapmamız gerekmeyecek. Bunun gibi bir şey yapman gerekmeyecek. | Open Subtitles | ليس علينا فعل شيء مثل هذا ثانية لن تفعل شيئا مثل هذا |
Diyelim ki tanıdığım ve bana yakın biri, gerçekten korkunç bir şey yaptı. | Open Subtitles | نفترض أن أحد الأشخاص وكنت أعرف، شخص قريب لي، فعل شيء فظيع حقا، |
O zaman birisi görmeden önce bir şey yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | إذاً علينا فعل شيء تجاهه قبل أن يفعل شخص أخر |
Zaman geçsin diye bir şeyler yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | نعم,حسناً,كان يجب علي فعل شيء لتقضية الوقت |
Artık seni çözdüğüme göre, sen de benim için bir şey yapar mısın? | Open Subtitles | الآن وبعد أن حللتك، ماذا عن فعل شيء بسيط لي؟ |
Mutlaka kendine göre nedenlerin vardır ama ben buradan bir şey yapamam. | Open Subtitles | أنت، بلا ريبٍ، لديك أسبابك، لكن لا يمكنني فعل شيء وأنا مسجون. |