| - ...bu yüzden ben de gelebilirim diye düşündüm. - Benim bahanem de eşit derecede zayıf. | Open Subtitles | ـ لذا فكرت في أنه ربما عليّ أن آتي ـ عذري واهي |
| O yüzden sessiz bir akşam yemeği yesek iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | لذا فكرت في أنه ربما كان من المناسب أن نتناول عشاءً هادئاً فحسب. |
| Bunu görünce "Artık benim de sıram geldi" diye düşündüm. | Open Subtitles | يلعب لعبة الدومنة مع من أظنه حفيده حينما رأيت هذا فكرت في أنه دوري |
| Sonra belki de aramalıyım diye düşündüm, | Open Subtitles | ولكن بعدها فكرت في أنه ربما يكون علي الاتصال |
| Seni alırım, gider bakarız diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه يمكنني أن أقلّك والذهاب للبحث عنه |
| Eğer burada çalışacaksa, takımı tanıması iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه إذا كان سيعمل هنا فربما عليه التعرف على الفريق |
| - Evet. Bildiğimden değil ama olabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | نعم، لم أكن متأكدة ولكنني فكرت في أنه ثمة احتمال |
| Belki sen bir araştırıp burada tedavi olup olmadığını öğrenebilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | المهم، فكرت في أنه ربما يمكنك التحري لمعرفة |
| Spagettiyle iyi gider diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه سيكون مناسباً مع الإسباغتي |
| - Birlikte bir yere gideriz diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه يمكننا السفر سويةً. |
| Bir anlığına o korttan çıkınca, arabama geri dönmeliyim diye düşündüm. | Open Subtitles | للحظة, عندما خرجت من الملعب... فكرت في أنه يجدر بي ركوب سيارتي |
| Belki benimle gelirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه ربما بإمكانك المجيء معي. |
| Parti adamıdır diye düşündüm, o kadar. | Open Subtitles | لقد فكرت في أنه سيكون مسليًا في الحفلة . |
| Tanışmamız gerekir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت في أنه علينا أن نتقابل |