her gün insanlar marketlere gidiyor ve mangal yakarken kullanmak için kömür formunda karbon dolu torbalarla evlerine dönüp onu ateşe veriyorlar. | Open Subtitles | فكل يوم يذهب الناس إلى متجر البقالة ويعودن بأكياسٍ مليئة بالكربون على شكل قوالب فحمية يلقونها في المشواة ويشعلونها |
Görüyorsun işte Peder. Biz konuşurken, her gün dışarıda bir yerlerde birinin canı yanıyor. | Open Subtitles | كما ترى أيها الأب، ونحن نتحدث فكل يوم شخص ما يتأذى، |
"Koç için her gün loto günüdür." | Open Subtitles | "بالنسبة لـ''المدرب'' فكل يوم هو يوم الربح." |
Yaşadığım her gün, beni gördüklerime daha da yaklaştırıyor. | Open Subtitles | فكل يوم يمر يقربني أكثر لما رأيته |
her gün Elliot'a verdiğim sözü tekrarlıyorum ve kendime de. | TED | فكل يوم أحفظ وعدي لـ(إيليوت) والوعد ذاته لنفسي. |
Artık her gün, en güzel gün! | Open Subtitles | والآن فكل يوم هو أفضل يوم على الإطلاق! |