Eğer birini yumrukladıysan, bunun için mutlaka iyi bir sebebin olmalı | Open Subtitles | إن كنت لكمت أحداً ما، فلابد من وجود سببٍ قوي لهذا |
Eğer herhangi bir güzelliğin yoksa, en azından stilin olması gerektiğini söyler. | Open Subtitles | انها تقول : ان لم تكوني على قدر كبير من الجمال فلابد من أن تكون لكِ طلتك |
Pekala, eğer bir giriş var kesinlikle bir çıkışta vardır. | Open Subtitles | حسناً، إن كانت هنالك طريقة للدخول فلابد من وجود طريقة للخروج |
bir şifre olduğundan emin değiliz, belki de daha basit bir şeydir, değil mi? | Open Subtitles | فإننا لا علم لنا بأنها شفرة؟ فلابد من أن تكون شيء أكثر بساطة |
Ama şimdi kurallar değiştiyse, bir sebebi olmalı. | Open Subtitles | لكن إذا تغيرت القاعدة هذه المرة فلابد من وجود هدف لذلك |
bir anahtar kaybolursa, başka bir tane yapılmalı. | Open Subtitles | لو أن مفتاحاً قد ضاع فلابد من صنع واحد آخر |
Çevre-dizge için böyle bir yok oluş felaket demektir. | Open Subtitles | إنه تأثير كوارثي على النظام البيئي، فلابد من مناقشة حول هذا النوع من الانقراض. |
Gün ilerledikçe sıcaklık hızlı bir şekilde artıyor ve öğleden önce bile rahatsız edici bir sıcaklığa ulaşıyor. | Open Subtitles | ومع تقدم النهار ترتفع درجة الحراره بسرعه حتى قبل الظهر تكون حاره جداً فلابد من الراحه |
Milyonlarca, milyarlarca gezegenin içinde ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havası gün ışığı, suyu olan, Goldilocks gibi rahatlıkla yaşayabileceğimiz bir tane olmalı. | Open Subtitles | من ضمن ملايين الملايين من الكواكب فلابد من وجود واحد ليس حاراً ، ولا بارد كثيراً وبه هواء، وأشعة شمس، وماء |
O kadar gerçekçi gelen bir rüyada önemli bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | في حلم يبدو بمثل هذه الواقعيه فلابد من وجود شيء مهم في هذه الاماكن. |
Eğer çocuklar kaybolduysa, bir yerlere kayıt etmişlerdir ve ben bunu bulacağım. | Open Subtitles | لو أن هناك أطفالاً قد اختفوا ، فلابد من وجود وثائق ، وسوف أجدها |
Ancak kuramsal fizikçiler, eğer bir yıldız yeterince büyükse, onun çöken çekirdeğinin bir karadelik oluşturmak üzere küçüleceğini öngörüyorlar. | Open Subtitles | لكن تتوقع الفيزياء النظرية .. أنه إذا كان نجم كبيراً بما يكفي فلابد من أن يتقلص لُبّه المنهار ليكوِّن ثقباً أسود |
Bizi ziyarete geldiğinde bir şöförü ve limuzini vardı. Sonuçta benzin almaları gerekiyor, değil mi? | Open Subtitles | كان لديه سائق وسيارة ليموزين إذن، فلابد من أنهم حصلوا على غاز، صحيح؟ |
o bir asker birşey yapmışsa nedeni vardır. | Open Subtitles | كانت جندية، إن فعلت ثمّة شيئ فلابد من سبب له. |
Eğer bu insanlar; bir şey sattıysalar, aldıysalar ya da bir şeye katıldıysalar bir yerlerde evrak olmalı. | Open Subtitles | لو اشترى هؤلاء أو باعوا أو انضموا لأي شيء فلابد من أوراق رسمية |
Ama eminim Lord Hazretleri isterse bir şeyler yapabilir. Neden? | Open Subtitles | لكن بالتأكيد، إن قام سعادته بطلبه فلابد من أن يقوم بشيء |
Ayrıca, eğer onunla doğmadıysam, başka bir yolu olmalı. | Open Subtitles | وإذا لم اولد معها فلابد من وجود طريقة اخرى |
Burada başarılı bir iş kurar, mahalleyi de nezihleştiririz. | Open Subtitles | إذن لجعله عمل ناجعًا، فلابد من رفع شأن الحيّ ماديًا |
Ayrıca ses bu kadar yüksekse kaynak muhtemelen yakınlarda bir yerde. | Open Subtitles | وإن كان بهذه الشدّة فلابد من أن المصدر قريبٌ |
Eğer Bay Westover okuldan kaçırıldıysa tellürik akımın başka bir noktasında olmalı. | Open Subtitles | فلابد من وجود نقطة أخرى على التيار الكهربى الأرضى |