"فلن يكون هناك" - Translation from Arabic to Turkish

    • olmayacak
        
    • olmaz
        
    Ama bu sefer hiçbir tehlike olmayacak... çünkü yol boyu seni biz koruyacağız. Open Subtitles فلن يكون هناك خطر الان لاننا سنكون هناك لحمايتك كل خطوة في الطريق
    Biraz şans biraz da zamanla kalıcı bir hasarı olmayacak. Open Subtitles ،لكن بالحظ وبعض من الالتئام فلن يكون هناك ضرر دائم
    Bütün dünyadaki tüm bu kanıtlar gösteriyor ki eğer bunların hepsini yaparsak alternatife ihtiyaç olmayacak. TED وكل الأدلة من جميع أنحاء العالم هي أنه، إن قمنا بكل ذلك، فلن يكون هناك داع للبديل.
    Savaşın bilime hizmet etmesine izin verdiğimiz sürece bir tehlike olmaz. Open Subtitles طالما أننا نجعل الحرب تخدم العلم ، فلن يكون هناك خطر
    Çünkü baharda gitseniz hayal edebileceğiniz bir şey olmaz. Open Subtitles فإذا كان الربيع ، فلن يكون هناك شئ لتتخيله أو لتتمناه
    Lütfen Bay Sears, gelecekte daha dikkatli olmazsanız bir geleceğiniz olmayacak. Open Subtitles ارجوك سيد سيرز, لو لم تصبح حريصا فى المستقبل فلن يكون هناك مزيد من المستقبل
    Kimsenin onun için çalışmamasını sağladı, bu sayede etraf kalabalık olmayacak. Open Subtitles أنه يتأكّد بأن لا أحد سيعمل لديه لذا، فلن يكون هناك جبان هنا
    Yani, eğer bunu batırırsam, başka tatlı olmayacak mı? Hiçbir şeyi batırmayacaksın. Open Subtitles إذاً إن أخفقت في تحضير هذه فلن يكون هناك حلوى؟
    Acil bir müdahaleye ihtiyacın olduğunda zaman olmayacak. Open Subtitles في حال كنت بحاجة لجراحة طارئة فلن يكون هناك متّسعٌ من الوقت
    Bu savaşı kim kazanırsa kazansın kutlama olmayacak. Open Subtitles أيّا مَن سيربح هذه المعركة فلن يكون هناك الكثير لتحتفل به.
    İnsanlar yokken burada kaldırımlara ve sokaklara bakım yapacak kimse olmayacak. Open Subtitles إذا لم يكن هناك بَشَر، فلن يكون هناك من يقوم بصيانة الأرصفة و الشوارع
    Bu herif elimizden kaçacak olursa ülkedeki hiçbir çocuk güvende olmayacak. Open Subtitles إن أفلت أولئك الخاطفون من العدالة، فلن يكون هناك طفل بالبلاد بمأمن.
    Eğer yemin etmezlerse, merhamet de olmayacak. Open Subtitles إذا رفضوا اداء القسم فلن يكون هناك أي تساهل
    Eğer işler ters giderse de kurtaracak süvarilerimiz olmayacak. Seninle apronda görüşürüz. Open Subtitles .فلن يكون هناك خيّالة للإنقاذ ألقاك عند المدرج
    Şayet benimle kalmaya karar verirsen birbirini suçlama, ayıplama, hiçbir şey olmayacak. Open Subtitles وإذا قررتي البقاء معي فلن يكون هناك تبادل إتهامات لا ملامة ولا أي شيء
    Eğer yakalanırsak bizi atacakları yer yetimhane olmayacak. Open Subtitles إن تم اكتشافنا, فلن يكون هناك دار أيتام يضعوننا فيه,
    Ve merkez olmazsa, çocukların okuldan sonra gidecek hiçbir yerleri olmayacak. Open Subtitles فلنجتمع وإذا لم يبنى المركز ، فلن يكون هناك مكانٌ يذهبُ إليه الأطفال بعد المدرسة
    Anlamıyorsun. Horace olursam, evimiz olmaz. Open Subtitles أنتِ لا تفهمين لو كنتُ هوراس ، فلن يكون هناك بيت
    Sen ordularını karşılıksız indirebilirsin. İç sularda hiç savunma olmaz. Open Subtitles فتستطيع أن تُنزل جيوشك دون مقاومة فلن يكون هناك أحد ليدافع عن المياه الداخلية
    Sen ordularını karşılıksız indirebilirsin. İç sularda hiç savunma olmaz. Open Subtitles فتستطيع أن تُنزل جيوشك دون مقاومة فلن يكون هناك أحد ليدافع عن المياه الداخلية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more