"فليس لديّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yok
        
    Bak, başka bir avukat çağırmak istersen benim için sorun yok. Open Subtitles إذا أردت الإتصال بمحامي آخر فليس لديّ مانع عملي سينتهي هنا
    Dilsizlere ayıracak vaktim yok benim. Open Subtitles فليس لديّ ما يكفي من الأسِرَّة لإيواء البُكْم
    Eğer tenis oynayamazsam yaşamanın anlamı yok. Open Subtitles إن لم ألعب كرة المضرب فليس لديّ سبب للحياة.
    Hayır, üzgünüm. Veremem. Verecek kadar yok. Open Subtitles آسفة، لا أستطيع أن أتقاسمها، فليس لديّ ما يكفي
    Ama bana ihtiyacın olduğunu açık açık söyledin, yani dert etmemi gerektirecek bir durum yok, değil mi? Open Subtitles من الواضح أنك بحاجة إليّ.. أما أنا فليس لديّ.. ما يدعوا للقلق، صحيح؟
    Bu işe ihtiyacım var, başka bir seçeneğim yok. Open Subtitles أنا أحتاج لهذا العمل ، فليس لديّ خيارات أخري
    O elmaslarla gitme şansı vardı ve gitmedi, bana göre onunla ilgili bir sorunum yok. - Benim var ama. Open Subtitles كانت لديها الفرصة للهرب بالألماس لكنها لم تفعل رغم قلقي فليس لديّ مشكلة
    Sadece bu kadar çabuk ve hızlı yapacak altyapı yok. Open Subtitles فليس لديّ فحسب البنية التحتيّة للتحرّك بسرعة وخفّة
    Muhtemelen. Elimde aksini ispat edebilecek veri yok. Open Subtitles هذا محتمل، فليس لديّ تحيّز شخصي في هذه المسألة
    Bu dogru olsa bile, ki hiç alâkasi yok cinayet için bir sebebim yok. Open Subtitles حسناً، حتى لو كان هذا صحيحاً، وهو ليس كذلك، فليس لديّ دافع للقتل
    Bu doğru olsa bile, ki hiç alâkası yok cinayet için bir sebebim yok. Open Subtitles حسناً، حتى لو كان هذا صحيحاً، وهو ليس كذلك، فليس لديّ دافع للقتل
    Kimse beni işe almadı. "Uygun yeteneğin yok." dendi. Open Subtitles لم يُعيّنني أحد، فليس لديّ مهارات ملائمة.
    Bak dostum, Şu an bile kirayı zor ödüyorum. Baksana, hiç nakit yok. Dişimi tırnağıma takıp çalışıyorum. Open Subtitles لا يمكنني أن أسمح لكَ بذلك، فليس لديّ نقدية أصلاً
    "Okula gitmek" fikrine gelirsek yapacak daha iyi bir işim yok. Open Subtitles وبالنسبة لفكرة الذهاب للمدرسة فليس لديّ أمر أفضل لأقوم به
    Üzgünüm, bebekler ne içer hiç bir fikrim yok. Open Subtitles أنـا أسفة، فليس لديّ أدني فكرة، عمّايشربالـأطفال.
    Hayatının kalanını etrafta kör dolaşarak geçir. Kaybedecek bir şeyim yok. Anlıyor musun? Open Subtitles أقضي بقية يومك أعمي وتجول بالجوار، فليس لديّ لأخسره، هل تفهم؟
    Hiçbir yere gidemem, pasaportum yok. Open Subtitles لا يمكنني الذهاب لأيّ مكان، فليس لديّ جواز سفر.
    Merak ettiysen söyleyecek özel bir şeyim yok. Open Subtitles إن كنت تتساءلين فليس لديّ شيء معين أقوله لك
    Eğer sandığım kişiysen sana karşı bir kırgınlığım yok. Open Subtitles إذا كنت من أعتقد أنّك تكونه، فليس لديّ أي شجار معك.
    Bakın, eğer bana bir şey satmaya çalışıyorsanız benim hiç param yok. Open Subtitles إن كنت تحاول بيع شئ لي، فليس لديّ أموال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more