"فمن المستحيل" - Translation from Arabic to Turkish

    • imkansız
        
    • imkanı
        
    • imkânsız
        
    • salondakilerle
        
    • yolu yok
        
    Ancak deneylerimin son derece kesin biçimde ortaya çıkardığı gibi, görülme riski olmadan birinin dart okunu hedefe yollaması imkansız. Open Subtitles و لكن بالنسبة إلى خبرتي التي طورت الخلاصة فمن المستحيل أن يقوم أحد بنفخ النبلة من دون أن يخاطر برؤيته من قبل الآخرين
    Hoperlörlerden duyarak öğrenmen imkansız! Open Subtitles فمن المستحيل أن تحفظى الدور من خلال سماعك له عبر مكبرات الصوت
    Eğer babam hükümete çalışıyorsa, ki inanmak imkansız, Rıza'nın yasadışı işler yaptığını öğrenmez miydi? Open Subtitles فمن المستحيل ان يعتقد ان ريز يفعل شيئا غير شرعى
    Ve sadece sana güvendiği için seni görevinden almamın bir imkanı yok. Open Subtitles ولأنَّهُ يثق بك أنتَ فقط، فمن المستحيل أن أزيلك من موقعك.
    Yani, eğer elini bana uzatıyorsan ve gerçekten yardımımı istiyorsan demek ki lanet olası hayatını tekrar biraraya getirmeye hazırsın bu durumda benim sana "hayır" diyebilmemimin imkanı yok. Open Subtitles لذا إذا اتيتني وطلبت مني المساعدة بأنك تريد ان تعيد شمل حياتك فمن المستحيل ان ارفض ذلك اطلاقاً
    Tarif ve malzeme birinin elinde olsa bile, tamamen aynı kimyasal profili elde etmesi imkânsız. Open Subtitles حتى لو أن شخص لديه الوصفة والمكونات فمن المستحيل أن يخرج بنفس الأوصاف الكيماوية بالضبط
    Ağırlıklardan birinde kan izine rastlasanız bile bunu salondakilerle bağdaştıramazsınız. Open Subtitles أنا محام. حتى لو وجدت دماً على أحد أثقال الرفع، فمن المستحيل ربطه بأيّ شخص في هذه الغرفة.
    Eğer karşı çıkarsak hiç yolu yok, hepimizi öldürtebilir. Open Subtitles اذا رفضنا ، فمن المستحيل ان تقتلنا جميعاً
    Bilimsel verilerin silinmesiyle tekrardan teknoloji geliştirmek imkansız. Open Subtitles لو ان هذة التكنولوجيا بالفعل قد تم محوها فمن المستحيل تطويرها ثانيةً
    Hayır. Ama ölü bir kedi olmadığına göre bilimsel olarak iki farklı yerde olması imkansız. Open Subtitles كلا، لكن بما أنها ليست قطة ميتة فمن المستحيل من الناحية العلمية
    Bir sebepten deliye dönerlerse onları durdurmak imkansız hale gelir. Open Subtitles إذا بدؤوا يفقدون صوابهم لسبب ما، فمن المستحيل إيقافهم.
    Tabii ki! Bir erkeğin, kız öğrenciler tarafındaki sıkı güvenliği geçmesi imkansız. Open Subtitles فمن المستحيل علينا نحن الأولاد أن نأتي إلى هنا
    - ...arasında sevgi olması imkansız. Open Subtitles فمن المستحيل لآلة وفتاة أن يقعا في حب بعضهما
    Öylece bir şey yapmadan durmasının imkanı yok. Open Subtitles إذا واجه " آكارد " والفتاة فمن المستحيل أن لا يفعل شيئاً
    O işlemi gerçekleştiremeden bir sonraki aşamaya geçmenin imkanı yok. Open Subtitles فمن المستحيل إكمال المهمة بنجاح
    Biraz önce ne olduğunu gördün, imkanı yok. Open Subtitles انظري, نظراً لما حدث للتو, فمن المستحيل...
    Alucard ve yanındaki ile karşılaşırsa... Öylece bir şey yapmadan durmasının imkanı yok. Open Subtitles مع (ألكارد)، فمن المستحيل أنه سيقف صامتاً إزاء هذا
    Hayır. Teoride oraya gitmek imkânsız. Open Subtitles كلاّ، فمن المستحيل نظرياً الذهاب إلى هناك.
    Bir kez bakmaya başladın mı durmak imkânsız. Open Subtitles عندما تبدأين بالنظر فمن المستحيل ايقافها
    Ağırlıklardan birinde kan izine rastlasanız bile bunu salondakilerle bağdaştıramazsınız. Open Subtitles حتى لو وجدت دماً على أحد أثقال الرفع، فمن المستحيل ربطه بأيّ شخص في هذه الغرفة.
    ve eğer kadın olsaydım bir kadın olan kendime çıkma teklif etmemin lanet olası hiçbir yolu yok. Open Subtitles ولو كنت إمرأة فمن المستحيل أن أطلب من نفسي الخروج في موعد كامرأة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more