"فنّ" - Translation from Arabic to Turkish

• sanatı
• sanat
• sanatında
• sanattır
• sanatını
• sanatının
• sanatındaki

Hattatlık ve Kılıç sanatı'nın ikiside kişinin gücüne ve ruhuna bağlıdır
كلا فنّ الخطّ و المبارزة يعتمدان على قوّة و روح واحدة

Hat sanatı ve Kılıç aynı prensipleri paylaşırlar
فنّ الخطّ و المبارزة يتقاسمان نفس الأساسيّات

İş haricinde, başka bir şey yapma sanatı bağımlılık yapıcıdır.
إنّ فنّ عمل شىء آخر بالمقارنة بالعمل المُكلَّف بتأديته أمر متسم بالإدمان

Bilmiyorum hangi sanat insanın daha yaşlı ve çirkin görünmesini ister.
ًلم يكن ذلك عادلا. لا أعلم أيّ فنّ هذا الذي يقول ان الناس يجب أن يبدوا أكبر سنا وأقبح

Falk, Carnegie Hall'da bir adam sahneye çıkıp kusarsa, her zaman buna sanat diyecek birkaç kişi bulursun.
فالك، إذا يخرج رجل على المسرح في كارنيجي هول ويترك، أنت تستطيع إيجاد بعض الناس دائما الذي سيدعوه فنّ.

Şimdiye dek eşya toplama sanatında ustalaşması gerekirdi.
أتعتقدين أنه سوف يُتقن فنّ التغليف والتعبئة في هذه النقطة؟

Geleneksel Ansatsuken öldürme amaçlı geliştirilmiş bir sanattır.
الأنساتسوكن فنّ تقليدي طور مع النية للقتل

Evet, ona vampir açlığını alkol ile bastırma sanatını öğretiyorum.
أجل، أعلّمه فنّ قمع شره مصّاص الدماء بواسطة الكحول الإيثيليّ.

Ben kukla sanatının icra edilmesinden çok memnun oluyorum.
حسناً، أنا أقدر حقاً فنّ الدمى المتحركة.

6. yüzyıl Çin generali. Savaş sanatı'nı yazdı.
جنرال الصين في القرن الـ16 ألف كتاب فنّ الحرب

Zaman Lordu sanatı zamandaki donmuş anlar, içi dışından büyük ancak farklı şekillerde kullanılabilir Donuk Canlılık gibi.
فنّ أسياد الزمن لحظات محبوسة في الوقت، أكبر من الداخل ولكن يمكن نشر الجند

Yüzeyin altında eski mezar sanatı var buna saygısızlık ediyorlar.
ثمة فنّ عشائريّ عتيق تحت سطح الأرض، وإنهم يدنّسونها.

Baston kullanmak, savaş sanatı değildir.
فنّ المعركة لا يعني المشي بعكازين

"Baston kullanmak, savaş sanatı değildir.
فنّ المعركة لا يعني المشي بعكازين

Zenginlere, Inuit sanatı satacağım.
سأذهب لبيع فنّ الإسكيمو لأصحاب الملايين

Aslında büyük ihtimalle bunun ilgisi yoktur ama Di Regno sanat eserlerini restore ediyordu.
في الحقيقة، هذا له من المحتمل لا إتّصال مطلقا، لكن دي ريجنو عملت كمرمم فنّ.

sanat öğrencisi olmasından dolayı, bunda bir gariplik yok.
لا شيء غريب حول ذلك، بما أنّها كانت طالبة فنّ

Kendini öldürmeden de güzel sanat yapılabileceği hakkında. Ben evet diyorum.
هل من الممكن صناعة فنّ جميل بدون قتل نفسك؟

Sadece TV seyrederken... arkamızda bir sanat olduğunu bilmek... beni iyi hissettiriyordu.
الأمر كان يبعث على الراحة لمّا تشاهد التلفاز تعلم أنّه كان فنّ موجود خلفنا

Burada başarılı olmak için, yırtıcılar pusu sanatında kusursuz olmak zorunda.
للنجاح هنا على المفترس أن يبدع في فنّ نصب الكمين

Aldatma sanatında sizden daha ustayım. Ve alınmayın ama hiçbiriniz iyi... - ...rol yapamıyorsunuz.
إنّي أبرع في فنّ الخداع، وبلا إهانة، ليس فيكم ممثّل بارع.

Temizlik bir sanattır ve paspasım da benim fırçamdı.
التنظيف فنّ ممسحتي كانت كفرشاة الرسم

Ve daha da zahmetlisi bu hava dünyasında pusuya düşürme sanatını öğrenmek zorunda.
و الأكثر تطلّباً أنه عليها تعلّم فنّ نصب الكمين في هذا العالم الجوّي

Bugün, öğlen uykusu için yerden on metre yukarıda yatak yapma sanatının inceliklerini gösteriyor.
إنها توضّح اليوم فنّ إنشاء فراش فوق الأرض بثلاثين قدمًا استعدادًا للقيلولة

Kendileri olgunlaştıkça, aldatma sanatındaki becerileri de gelişti.
وقد بلغوا أشدّهم، كما نمت مهاراتهم في فنّ الخداع.