Öncelikle, markanın bir ses ürünün bir hatıra eşyası olduğunu iyi anladılar. | TED | أولا، فهموا جيدا أن العلامة التجارية هي صوت، وأن المنتج هو تذكار. |
Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede hikâyenin kontrolünün çok önemli olduğunu anladılar. | TED | لقد فهموا أن السيطرة على القصة في غاية الأهمية للسيطرة على الشعب. |
Bunu anladılar, teknolojiyi kucakladılar ve onunla devam ediyorlar, başarılı da oldular. | TED | لقد فهموا الأمر بأنفسهم , و أحتضنوا التقنية و تعاملوا معها , وهم ناجحون في ذلك. |
Gerçekten güçlü olmak için, silahların, paranın ya da üye sayısının önemsiz olduğunu önemi olan tek şeyin, başkasının cesaret edemediği işleri yapmak olduğunu anlamışlar. | Open Subtitles | وقد فهموا حقيقه امتلاك القوه كانوا لا يحتاجون الي السلاح او المال او اي شئ اخر كانوا فقط يريدون ان يفعلوا مالم يفعله اي شخص |
Güldüler ama anladıklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | فضحكوا وقتها، ولكني لا أعتقد أنهم فهموا ما أريد قوله |
Böylece, bu insanlar eğer kendine iyi davranılmasını istiyorsan, diğer insanlara iyi davranmanın gerektiğini anlıyorlar. | TED | لذا فهموا أن كنت تود المعاملة الحسنة عامل الناس معاملة حسنة أيضاً |
Sanırım o kısmı anlamışlardır hayatım. | Open Subtitles | اجل اظنهم فهموا هذا الجزء من الحديث |
Benimki sadece bir düşünce ama, eğer ben cennette olsaydım mesajı doğru anladıkları sürece İncil in içindekiler umurumda bile olmazdı. | Open Subtitles | ربما هذا لانى اتكلم ولكن اذا كنت انا فى الجنة انا لااريد ان يقول هذاالانجيل طالما هم فهموا الرسالة بشكل صيحيح |
Madeni paraların üstündeki adamlar bunu anlamıştı. | Open Subtitles | الرجال الذين نطبع صورهم على العملات فهموا ذلك |
En azından benim patron olduğumu anladılar. Şu fotoğrafçı arkadaşınızın adı neydi? | Open Subtitles | فهموا أخيراً أنني الرئيس؛ ما اسم صديقك المصوّر مجدداً؟ |
En azından benim patron olduğumu anladılar. Şu fotoğrafçı arkadaşınızın adı neydi? | Open Subtitles | فهموا أخيراً أنني الرئيس؛ ما اسم صديقك المصوّر مجدداً؟ |
Marabutlar şu anda aşağıdalar çünkü sonunda bunu anladılar. | Open Subtitles | نباشو القمامة هناك لأنهم فهموا الأمر أخيرا |
Onlar yanlış anladılar, çocuk. Dünya tepetaklak oldu. | Open Subtitles | لقد فهموا الأمر بصورة خاطئة يا بني العالم معكوس |
Çünkü niye burada olduğumu anlamayabilirlerdi. Ama anladılar. | Open Subtitles | ،لأنهم لن يفهموا لماذا جئت إليهم ولكنهم فهموا |
Ama sonra bunun umutsuz bir girişim olduğunu anladılar. | Open Subtitles | ولكنهم سرعان ما فهموا أنه كان عديم الجدوى. |
iyi anladılar. | TED | فقد فهموا بأنهم شركة معلومات. |
Yeteneklerinin geliştirilebilir olduğunu anladılar. | TED | فهموا ان قدراتهم تستطيع ان تتطور. |
Bak dostum. Sonunda patronun kim olduğunu anlamışlar. Şu fotoğrafçı arkadaşının adı neydi? | Open Subtitles | فهموا أخيراً أنني الرئيس؛ ما اسم صديقك المصوّر مجدداً؟ |
Ağaç çubuk ve oyulmuş taş uçlu mızrak kullanıyorlar yine de kozmetiğin ince noktalarını anlamışlar mı? | Open Subtitles | إذاً,هُم يستعملون الرماح مع حجر بطرف مستدق هُم بوضوح فهموا أدق النقاط من التجميل |
Önce altın işlemeli kapitone sandalye istediğimizi anladıklarını söylediler, değil mi? | Open Subtitles | لقد قالوا أنهم فهموا أننا نريد مقاعد مبطنة ومطرزة بالذهب |
Daha önce hiç aktif olmamış İsraillilerin filmi izledikten sonra, pasif direnişin gücünü anladıklarını ve eylemlerine katıldıklarını rapor ettiler. | TED | كتبوا تقريرا ان الاسرائيليين الذين لم يكونو ناشطين من قبل ، عند رؤية الفيلم ، فهموا قوة اللاعنف و بداءوا في الانضمام لأنشطتهم. |
Bir dişiden gelse de diğerleri bunun bir veda olduğunu anlıyorlar. | Open Subtitles | وهكذا هي والآخرون فهموا أن هذا هو الوداع |
- Morgan, bence anlamışlardır artık. | Open Subtitles | حسناً خطر "أعتقد أنهم فهموا يا "مورجان |
Özellikle, kesinlikle iş çevirmediği kumarhanede... insanlar mesajı aldılar. | Open Subtitles | خصوصاً في الكازينو حين كان بدون عمل الجميع فهموا الرسالة, |
Hepsi "sır"rı anlamıştı. | Open Subtitles | جميعهم فهموا شيئا واحدا فهموا السر |
Onlar insanin gücünü anlamışlardı ve insanlara verilen değeri değişen, gelişen ve büyüyen bir dünyada. | TED | فهموا قوة الأحداث البشرية والقيمة التي نعطيها للبشرية كالتغيير والتطور والنمو. |