Yüzlerce tonu yüzlerce sene taşıyabiliyor. Soğuk havada, sıcak iklimlerde, UV ışınlarının altında. | TED | تحمل مئات الأطنان لمئات السنين مُتحمّلةً الطقس البارد والمناخات الدافئة والأشعة فوق البنفسجية. |
Çok koyu pembe ve kırmızı alanlar dünyanın yıl boyunca en yüksek miktarda UV ışına maruz kalan yerleri. | TED | الآن المناطق الوردية الساخنة والحمراء هما الأجزاء من العالم التي تستقبل أعلى كمية من الأشعة فوق البنفسجية خلال السنة. |
Elimde hala çalışan UV lambaları olduğuna dua et sen. | Open Subtitles | فقط كن ممتناً , مازال لدينا أضواء فوق البنفسجية وصالحة |
Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. |
ultraviole tamam, kağıt tamam. Su işaretleri, mürekkep, hepsi tamam. | Open Subtitles | ،تم التحقق من الأشعة فوق البنفسجية والأوراق والعلامات في نسيج الأوراق والحبر، تم التحقق من جميعها |
Yaşamı ölümcül morötesi ışınlardan koruyan doğal güneş kremi yok olmaya başladı. | Open Subtitles | واقي الشمس الطبيعي الذي يحمي الحياة من الأشعة فوق البنفسجية المُميتة تآكل. |
Pratikte, parmak izine UV lazer ışığı tutuyoruz ve parmak izinden moleküllerin ayrılmasını sağlıyoruz, böylece kütlesel spektrometre onları yakalayabiliyor. | TED | وفي الحقيقة، نُطلق أشعة الليزر فوق البنفسجية على البصمة، ونحن نتسبّب في امتزاز الجزيئات من البصمة، استعدادًا ليلتقطها مطياف الكتلة. |
Güneşten gelen UV ışınları zararlı patojenlerin DNA'sını yok eder ve suyu temizler. | TED | الأشعة فوق البنفسجية من الشمس تدمر الحمض النووي للملوثات و مسببات الأمراض و تنظف المياه. |
Ama titanyum dioksid gibi fotokatalistler aslında yaygın olarak UV ışınlarını engellemek için güneş kremlerinde kullanılırlar. | TED | و لكن تلك الحفازات الضوئية مثل ثاني أوكسيد التيتانيوم يتم استخدامها في صنع واقي الشمس لحجب الأشعة فوق البنفسجية. |
Bu şişeleri kaplarken asıl amaçları, bazı UV ışınlarını engellemek ve işlemin etkinliğini azaltmaktır. | TED | و لذلك عندما نستخدمهم لتغطية الزجاجات من الداخل فإنهم يحجبون بعض الأشعة فوق البنفسجية و يقللون من كفاءة تلك العملية. |
Mars çok soğuk bir gezegen, yüksek düzeyde UV ışınımı altında ve aşırı kuru. | TED | المريخ كوكب بارد جداً. تغمره مستويات عالية من الأشعة فوق البنفسجية وجاف للغاية. |
İşte bir fikir: İnsanlar olarak zayıf yönlerimizden biri ultraviyole veya UV ışığı göremememizdir. | TED | حسنًا إليكم هذه الفكرة: واحدة من نقاط ضعفنا كبشر هي عدم قدرتنا على رؤية الأشعة فوق البنفسجية. |
Yani bu dövmeler, cildiniz UV ışınlarına maruz kaldığında bunları gerçek zamanlı, çıplak gözle gösteren bir işlev görür. | TED | إذًا هذه الوشوم تعمل كمؤشر للعين المجردة في حال تعرُض بشرتك للأشعة فوق البنفسجية. |
Hatırlayın, güneş çilleri dövme mürekkebinin mikrokapsüllerinin içindeki UV'ye duyarlı bir boyayı nasıl kullanmıştı. | TED | حسنًا هل تتذكر كيف يستخدم النمش الشمسي صبغ حساس للأشعة فوق البنفسجية بداخل الكبسولات الدقيقة لحبر الوشم؟ |
İlk önce dünya yüzeyine düşen ultraviyole radyasyon ilişkisine bakalım. | TED | لننظر بدايةً في العلاقة للأشعة فوق البنفسجية على سطح الأرض. |
Ve bu bir güneş kreminin temeli olabilir, çünkü güneş kremleri ultraviyole ışığını emerek çalışır. | TED | انها تبدو كما تبدو الصور من النظارات الواقية من الشمس .. لان تلك النظارات تمتص الاشعة فوق البنفسجية |
Sağdaki ise ultraviyole görüntü. | TED | بينما على اليمين صورة الأشعة فوق البنفسجية. |
Bu ışık kaynağı hem gözle görülür hem de ultraviole ışınları gösterebiliyor. Angela'dan zeka fışkırıyor. | Open Subtitles | هذا طيف الوان كامل يُحاكي الطيف المرئي وطيف الأشعة فوق البنفسجية |
Diğer orkideler çelişen renkler ve insanlara görünmezken böceklerin dayanamadığı morötesi noktalar geliştirdi. | TED | أنواع الأوركيد الأخرى طورت ألوان وبقع فوق البنفسجية متناقضة– غير مرئية للانسان ولكن الحشرات لا تقاومها. |
Talyuma bağlanıp Mor ötesi ışık altında parlaması gerek. | Open Subtitles | ويجب أن تربط مع الثاليوم وتوهج تحت ضوء الأشعة فوق البنفسجية. |
Sid'in, kurbanın parmak eklemlerinde bulduğu, ultraviyoleye duyarlı bu metal parçası bir dudak piercing'inden kopmuş. | Open Subtitles | الأشعة فوق البنفسجية المعادن رد الفعل، أن سيد وجدت في مفصل لدينا الضحية كان قطعة كسر من حلقة شفة |
80'li yıllarda bile NASA'nın Dynamix Explorer aracı ile Dünya'nın kızılötesi fotoğraflarını çektik. | TED | حسناً، حتى في الثمانينات، التقطنا صوراً للأرض بالأشعة فوق البنفسجية عن طريق سفينة فضاء المستكشف الحيوي التابعة لناسا. |