3D yazıcılarla alakalı bildiğim her şeyi öğrendiğim küçük bir atölye buldum. | TED | وجدت ورشةً صغيرةً، تعلمت فيها كل ما أعرفه عن الطباعة ثلاثية الأبعاد. |
Bu savaşın her dakikasını her saniyesini ölene kadar hatırlayacaksınız. | Open Subtitles | سوف تتذكرون هذه المعركه ستتذكرون كل دقيقه فيها كل ثانيه |
Silikon Vadisi'nde girişimciler, çok centilmen bir edada rekabet ediyorlar, her bir tarafın birbirine ateş etmek için sıra beklediği eski savaşlardaki gibi. | TED | في سليكون فالي، يتنافس روّاد الأعمال بأسلوب مهذب للغاية، مثل الحروب القديمة التي يتناوب فيها كل طرف على بعضهم البعض. |
Eleştirel kuramın, tüm eleştiri kuramlarının bizi başarısız kıldığı bakış açısından bir incelemesi. | Open Subtitles | إنه اختبار للنظرية النقدية من وجهة النظر التي خذلتنا فيها كل المدارس النقدية |
bütün enerjimi, tecrübemi ve numaralarımı ortaya koyuyordum, ama hiçbir şey olmuyordu. | TED | وضعت فيها كل طاقتي وخبرتي وخدعي، وأيضاً لا شيء يعمل. |
Suyu var. Mükemmel olmak için her şeyi var. | TED | فيها الماء؛ إن فيها كل شيء كي تكون مكاناً مثالياً. |
her 24 saatte, 110 milyon tonluk inanılmaz bir küresel ısınma kirliliğini atmosfere püskürtüyoruz, tabii ki bedava, devam edin. | TED | تقذفُ 110 مليون طن من التلوث نتيجة الإحتباس الإحتراري العالمي فيها كل 24 ساعة، مجانياً، ونمضي قدماً. |
Doğru andı... ve modada anı yakalamak her şeydir. | Open Subtitles | التى يصبح فيها كل شيئ عبارة عن الموضة ولكن بالطبع، كلما أدركت هذه اللحظة |
Doğru andı... ve modada anı yakalamak her şeydir. | Open Subtitles | التى يصبح فيها كل شيئ عبارة عن الموضة ولكن بالطبع، كلما أدركت هذه اللحظة |
Ayrıldığımızdan beri her gün onu düşündüm ama o, beni tamamen unuttu. | Open Subtitles | فكرت فيها كل يوم منذ افتراقنا وهي قد نستني كلياً |
Hep onu düşündüm, her kahrolası dakika, her kahrolası saat, yedi kahrolası yıl! | Open Subtitles | لقد كنت أفكر فيها كل الوقت طوال سبع سنوات |
her şeyi bilip hiç bir şey yapmamanın amacı ne? | Open Subtitles | ما هي النقطة التي تعرفين فيها كل شيء، ولا تفعلين شيئاً حيالها؟ |
çok küçükler bölgesine yaklaştıkça, her şeyin öngörülebilir davranışlarda bulunduğu tanıdığımız uzay görüntüsünün, yerini gittikçe daha fazla belirsizlik gösteren bir yapıya bıraktığını görürüz. | Open Subtitles | ونقترب من العالم المجهرى, الصورة المألوفة للفضاء التى يتصرف فيها كل شىء بشكل مُتوقّع |
her şeyin olduğu gece sanki benimle birlikteymiş gibi. | Open Subtitles | كان هناك معي في الليلة التي حدث فيها كل هذا |
Rapor edilen her anormal olayın kabaca yeri. | Open Subtitles | هذه المواقع المضطربة التي جرى فيها كل ما تم الإبلاغ عنه |
İnsan sahip olduğu her şeyi bir anda görünce kaybedebileceği şeyleri de görmüş oluyor. | Open Subtitles | لأن الدقيقة التي ترين فيها كل ما لديك ترين كل ما يمكن أن تخسري |
Hayatımın karardığını hissettiğim bu zamanımda her şeyin çok daha parlak olduğu zamanları düşünmekten kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | كلما شعرت أن حياتي مظلمة, لا يمكنني فعل شيء سوى التفكير في الأيام التي كان فيها كل شيء ملئ بالإشراق |
Bundaki sorun her tarafında, her şey ortada, bunu sevmiyorum. | Open Subtitles | أن العيب فيها , كل شى ظاهر , أنا أكرهها |
tüm felaketleri yoluna koyma açısından acil durum yönetim kurulu gibiyim. | Open Subtitles | اللعنة، أنا مثل الفيدرالية، بالطريقة التي انظف فيها كل هذه الكوارث |
Babam öldükten sonra kalan tüm parasını bu işe yatırmış. | Open Subtitles | وضعت فيها كل المدخرات التي تركها والدي بعد وفاته |
Savaş boyunca Varşova'da bir Yahudi bölgesi oluşturulacak ve bu bölgede yaşanyan bütün Yahudiler buraya yerleşecek | Open Subtitles | سوف يتم إنشاء مقاطعه يهوديه و حيث يقيم فيها كل يهود وارسو و المنتقلين الى وارسو سيقيمون فيها |