"فيه و" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    Hayır, ama birlikte oturup bunu konuşur ve senin yazıp yazmadığını tespit edebiliriz. Open Subtitles لا، لكن يمكننا الجلوس و نتناقش فيه و نقرر إن لم تكوني كتبتيه
    Hayır, ama birlikte oturup bunu konuşur ve senin yazıp yazmadığını tespit edebiliriz. Open Subtitles لا، لكن يمكننا الجلوس و نتناقش فيه و نقرر إن لم تكوني كتبتيه
    Bana, bunları, bu kutunun içinde saklayacağını, ve belki bir gün-- Open Subtitles قال أنه سيضع شئ فيه و سيحفظه لي .إلىأن يأتييوم ،عندما.
    Yeni Roma'nın yıkılacağı ve Amerika'nın kendini dönüştüreceği bir yıl olacak, umalımda daha iyi bir gelecek için olacaklar olsun. Open Subtitles ذلك الوقت الذي إنتهى كل شيء فيه و ستكون السنة التي تسقط فيها روما الجديدة و تتغير فيها الولايات المُتحدة
    Bu şuana kadar bulunduğum en kötü buluşma ve benim bile değil. Open Subtitles هذا قد يكون أسوء موعد كنت فيه, و هو ليس موعدي حتى.
    Bunlar kısımlar, zevk merkezleri, ve belki de gördüğüm, algıladığım ve hissettiğim düşünceme takılmadan geçiyor. TED هناك ومضات في الدماغ تستهدف مناطق المتعة وربما ما نراه , و ما نشعر فيه و نستشعره تتجاوز بعد التفكير و الفكر
    Bu, hayatları boyunca yaşadıkları ve çalıştıkları terk edilmiş iş yerinde onları görünmez yaptım. TED لقد جعلتهم متخفّين في المحلّ المهجور الذي عاشوا أغلب حياتهم فيه و عملوا فيه.
    Eğer arabamda bir GPS ve bir kamera varsa, nerede olduğuma ve ne kadar hızla ilerlediğime ilişkin gayet kesin bir fikrim de vardır. TED اذا كان لدي نظام تحديد المواقع العالمي و كاميرا بسيارتي سوف يكون لدي فكرة عن المكان الذي أنا فيه و السرعة التي أقود بها
    ve bu düşünmek için belki bencilce, ama bu yetiştirildiğim düşünce tarzı. TED و ربما هذا امرا أنانيا لأفكر فيه, و لكن هذا ما تربيت عليه
    Bunun ilk parçası olarak, varlığımız, hayatımız hakkında düşünmek ve işlememiz gerek, hemen ve tekrar tekrar. TED الان اول جزء نحتاج ان نفكر فيه و نحتاج ان نعالج وجودنا, حياتنا, فورا و باستمرار
    Burası ülkenin başkenti ve bu binayı inşa etmek 23 sene aldı, oradakiler de bundan çok gurur duyuyorlar. TED إنه مركز البلد و مركز الديمقراطية فيه و استغرق 23 سنة لبنائه و هو ما يبدو أنهم فخورون به هناك.
    Seninle kişisel bir meselem yok... .. ve bazı konularda çekici bir adam olduğunu kabul ediyorum ama kızımı sıradan bir yerli gibi toprağın üstünde çömelmiş pide hamuru yoğururken görmek istemiyoum. Open Subtitles لذا ليس لدى شئ شخصى حيالك و أرى أنه بين بعض الأوساط ربما تكون شخص مرغوب فيه و لكن إبنتي
    Sonunda uyandığın ve her şeyin bittiği kısım haricinde kabusa benziyor. Open Subtitles لقد كان و كأنه كابوس ما عدا الجزء الذي تستيقظ فيه و تجد أن الكابوس قد انتهى
    Yani bunun içine giricem ve her bi tarafımı ıslatıcam, öyle mi? Open Subtitles هل تتوقعي أن أنزل فيه و أبلل نفسي كاملا ؟
    Benim üzüntümü farketti ve bana para teklif etti. Open Subtitles انه راى الضيق الذى كنت فيه و عرض عليا المال
    Şimdi, yanlış reklâma kanmak ve döküntü bir odada uyumak için bir sürü para vermek için ne kadar aptal olmak lazım? Open Subtitles كَم ستكونَ غبياً لتدفعَ مبلغاً قَلَّ أو كثُر لمكانٍ جيِّد لتنامَ فيه و هو دعايَة مُزيفَة؟
    Ben yalnızca neredeyim ve neler oluyor sorusuna yanıt vermeye çalışıyorum. Open Subtitles و لكنني فقط أحاول بأن أستوعب المكان الذي أنا فيه و ما يحصل فيه
    Şu anda olmanız gereken bir yer var ve orası koridor değil! Open Subtitles حسناً لديكم مكان يجب أن تكونوا فيه و ليس في الممر
    ve ablam bana bir video yolladı geçen gün oğlunu kameraya çekmiş ve, ııı, yüzünü kaplan gibi boyamış... ve şöyle diyor, "Oscar, kaplan taklidi yap." Open Subtitles و أرسلت لي تسجيلاً سجلته على الكاميرا قبل يوم. كان فيه و على وجهه خطوط كالنمر الصغير
    Yaşamak için güzel bir yer buldum, ve sen de tekrar evlendin. Open Subtitles و وجدت المكان الأجمل للعيش فيه و أنت أيضاً، تزوجتِ مجدداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more