"في أقرب فرصة" - Translation from Arabic to Turkish

    • İlk fırsatta
        
    • En kısa zamanda
        
    • en yakın zamanda
        
    • elimden geldiğince çabuk
        
    • ilk fırsatta onları
        
    • olabildiğince erken
        
    Daha önce müttefiklerine verdiğin sözleri bozdun ve ilk fırsatta onları öldürdün. Open Subtitles لقد خنثت وعودًا لحلفاء من قبل وقتلتهم في أقرب فرصة تسنح لك
    Beni geri ara. İlk fırsatta. Open Subtitles عاود الاتصال بي، عاود الاتصال بي في أقرب فرصة
    Seni En kısa zamanda arayacağını söyledi. Open Subtitles نعم لقد قال لي أنه سيتصل عليك في أقرب فرصة
    Size uygun olan En kısa zamanda Austin'deki ofisime uğrayın. Open Subtitles إذن سيكون لطفا منك أن تزوريني بمكتبي بأوستن في أقرب فرصة
    en yakın zamanda lütfen beni arayın. Open Subtitles رجاءً لا تكن متردداً بالاتصال بي في أقرب فرصة مناسبة لكم.
    Gerçek Hortkuluğu çaldım ve elimden geldiğince çabuk yok etmeye niyetliyim. Open Subtitles "لقد سرقتُ الـ"هوركروكس" الحقيقيّ وأنوي تدميره في أقرب فرصة".
    Orada. Peki siz olabildiğince erken eve gelmesini söyleyebilir misiniz? Open Subtitles هل بإمكانك أن تخبره أن يأتي للمنزل في أقرب فرصة الليلة؟
    O iyilik timsali ilk fırsatta ötecektir. Open Subtitles ذلك المتملق شيشي بنا في أقرب فرصة تواتيه.
    Kuvvetleri iki katına çıkarın. İlk fırsatta harp meydanında Trakyalı'yla çarpışacağım. Open Subtitles اجعلهم يضاعفوا جهودهم، أود الهجوم على الثراسي في ساحة المعركة في أقرب فرصة
    İlk fırsatta beni arar mısınız lütfen? Open Subtitles هلا يُمكنك تعاود الإتصال بي في أقرب فرصة لك، لو سمحت؟
    Şöyle ki, sadakatin olayı... sadakat görmek için sadakat göstermen gerekir... ve sen eline geçen ilk fırsatta onu terk ettin. Open Subtitles الولاء هو أنه عليك أن تعطي ولاءً لتأخذ ولاءً وأنت غدرت بها في أقرب فرصة سنحت لك
    Daha önce müttefiklerine verdiğin sözleri bozdun ve ilk fırsatta onları öldürdün. Open Subtitles لقد قطعت الوعود للحلفاء من قبل وقتلتهم في أقرب فرصة.
    Evet ve sizinle En kısa zamanda konuşmak istiyor. Open Subtitles أجل، و يود أن يتكلم معك في أقرب فرصة مناسبة لكم.
    Sheldon, bak, En kısa zamanda ödeyeceğim. Open Subtitles شيلدون, سأعيد لك نقودك في أقرب فرصة ممكنة
    En kısa zamanda size yollayacağız. Open Subtitles سأعمل على شحنها إليكم في أقرب فرصة.
    En kısa zamanda seni şehirden uzaklaştırmalıyız. Open Subtitles علينا إخراجكِ من المدينة في أقرب فرصة
    En kısa zamanda savcıyla konuşacağım. Teşekkür ederim. Open Subtitles سأتحدث مع المدعي العام في أقرب فرصة
    Ona ithamlarınla ilgili görüşmek için seninle en yakın zamanda temasa geçmeliyim. Open Subtitles و أريد أن أتناقش معكِ بخصوص إتهامته لكِ في أقرب فرصة
    Tamam, yapabildiğin en yakın zamanda raporunu bana getir. Open Subtitles حسناً، ناولاني تقريركما في أقرب فرصة
    Gerçek Hortkuluğu çaldım ve elimden geldiğince çabuk yok etmeye niyetliyim. Open Subtitles "لقد سرقتُ الـ"هوركروكس" الحقيقيّ وأنوي تدميره في أقرب فرصة".
    Ona elimden geldiğince çabuk döneceğimi söyle. Open Subtitles أخبريه أني سأعود للمنزل في أقرب فرصة
    Uçuş süresini kısaltıp olabildiğince erken bir şekilde fırlatmayı gerçekleştirmeliyiz. Open Subtitles علينا الإطلاق في أقرب فرصة تواتينا مما سيغير وقت رحلتنا الزمني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more