'demiştir. Hatırlıyorum da, bir keresinde Beyaz Saray'da yemekte Sayın Gorbachev'in yanına oturmuştum. | TED | وأذكر مرة أني جلست إلى جانب السيدة غورباتشوف في عشاء في البيت الابيض |
Fakat yolculuğumun, büyüten ve rahatsız edici tek bölümü annemle Evdeki hayatım değildi. | TED | لكن حياتي مع أمي في البيت لم تكن الجزء الوحيد الشاق في حياتي. |
Ve evde bir Unix server kurmak için yöntemler arıyordum. | Open Subtitles | وكنت أبحث عن طريقة للحصول على نظام يونكس في البيت |
Yani o sürekli olarak eve takılan bir tür sülük gibidir. | Open Subtitles | أعني، أنّه مثل هذه الحشرة التي تتسكّع في البيت طوال الوقت |
Saat çok geç oldu. Evdeyim ve sarhoşum. Yapma dostum. | Open Subtitles | الوقت متأخر كالجحيم يا رجل أنا في البيت و مسطول |
Eğer işle alakalı bir durum olursa, seni evden arayabilirim. | Open Subtitles | وإذا هو متعلّق بُالعملِ، أنا يُمْكِنُ أَنْ أَدْعوَك في البيت. |
Ben ve karım dört yıl boyunca Beyaz Saray'da çalıştık. | Open Subtitles | لقد عملت أنا و زوجتي لأربعة سنوات في البيت الأبيض |
Bu davranışın Beyaz Saray'a bir saldırı olduğunu düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه كان ينوي تحطيم الطائرة في البيت ألأبيض؟ |
Jackie Kennedy'nin Beyaz Saray'da giydiği çok özel bir elbiseyi mi satmak istiyor? | Open Subtitles | أتريد بيع البردة التي ارتدتها جاكي كيندي في البيت الأبيض؟ اعلم منتهى الغباء |
Bak, tatlım, Evdeki işler biraz karıştı ve bu senin için hiç adil değil biliyoruz, ama bunu beraber çözeceğiz. | Open Subtitles | . إلى أين ذاهبة ، أبدًا هل ذلك واضح ؟ حسنًا يا حبيبتي نعلم بأن الأحوال كانت غريبة في البيت |
Jack Valenti, Motion Pictures Association'ın eski kanun komisyoncusu, bi defasında video kaset kaydedicisini Karındeşen Jack'e benzetmişti ve zavallı, çaresiz Holywood'u Evdeki yalnız bir kadına. | TED | جاك فالنتي، والذي كان رئيس لوبي لجمعية الفيلم الأمريكي، قام مرة بتشبيه مسجل أشرطة الفيديو الشرس بجاك السفاح وهوليود الفقيرة العاجزة بامرأة توجد وحيدة في البيت. |
David'in babasıyla ayrıldığımızdan beri evde bir erkek olmadan yaşıyorum. | Open Subtitles | منذ انفصالي عن والد ديفيد كنت بدون رجل في البيت |
Elbette meşgulüz, yorulduk ve hala evde bir çocuğumuz var. | Open Subtitles | طبعًا ننشغل ونصبح متعبين ومازال أحد أبنائنا معنا في البيت |
Çocuklar ana evde şu an. Yazlık eve gitmem yasakladı. | Open Subtitles | الأطفال يعيشون في البيت الرئيس الآن، وأنا أقصيت إلى الكوخ |
Jake endişelenmiş. İşin uzun sürmeyeceğini yakında eve döneceğimi söylüyorum. | Open Subtitles | المقاتل جيك , فقط أعلمه انني سأكون في البيت قريباً |
Evdeyim Dorota'yla birlikteyim, pijamalarımla yumurtalı ekmek yiyorum. | Open Subtitles | أنا في البيت أرتدي البيجامة ,آكل خبز فرنسي مع دورودا |
evden dışarı çıkmamak da tam bir koruma sağlamıyor çünkü artık biliyoruz ki cinsel yolla da bulaşabiliyor. | TED | وليس البقاء في البيت حماية مضمونة إمّا لأننا عرفنا الآن أنه يمكنُ أن ينتقل عن طريق الاتصال الجنسي. |
- Evde onunla mı kalacaksın? - Hayır. Evde onunla kalmayacağım. | Open Subtitles | هل ستبقى في معه في المنزل لا لن أبقى معه في البيت |
Böyle biri zaten Evimde var. Daha ne. Üstelik birbirimizi dinliyoruz. | Open Subtitles | و أنا لدي واحده مثلهم في البيت ونستطيع الحديث مع بعضنا |
Son okulumdan atıldıktan sonra, ya buraya gelecektim, ya da evde eğitim alacaktım. | Open Subtitles | حسنا، بعد أن طردت من مدرستي الأخيرة كان لدي إما هنا أو التعلم في البيت. |
Ne yaptı, bekaret kemerini evde mi unuttu? | Open Subtitles | ماذا فعلت نسيت حزام العفة الخاص بها في البيت ؟ |
Bütün gün boyunca nasıl evin içinde durabildiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كيف يمكنك قضاء اليوم بالكامل . محبوسة في البيت |
O islah Evinde büyümüş sorunlu çocuklardan biri misin? Aklın yerinde mi? | Open Subtitles | هل انت وحيد وتتمنى ان ترجع و تجد احدا بانتظارك في البيت |
-Hem evden uzakta olduğum için hem de evde olduğum için suçluyorsun beni. | Open Subtitles | هل تنتقديني للسفر . و لعدم البقاء في البيت |
evdesin çünkü ben tam on bin dolar para harcadım. | Open Subtitles | أنت في البيت لأني صرفت 10,000 دولار لأعيد مؤخرتك للبيت |
Irmağın diğer tarafında beyaz bir evde yaşardık. evi gördün mü? | Open Subtitles | كنا نعيش في الضفة الأخرى في البيت الأبيض ، هل رأيته ؟ |