| Ama o Aslında hala hamile ve erkek çocuk onun içinde osurdu. | Open Subtitles | لكنها في الحقيقة كانت ما تزال حاملاً به.. وقد أطلق الريح داخلها. |
| Aslında babamındı, kulübede duruyordu. | Open Subtitles | كلا، في الحقيقة كانت لوالدي. وجدتها في المخزن |
| Aslında bu kararı vermeme Lalita yardım etti. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت لاليتا من ساعدتني على اتخاذ هذا القرار |
| Aslında başarabilirmiş ama şapelde kan kaybından ölmüş. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت ستنجو ولكنها نزفت حتى الموت قبل أن تصل |
| Aslında o kadar da kötü değildi. | Open Subtitles | ذلك ما كان كتير سيئ في الحقيقة كانت حقيقة واحدة كالسيدة |
| - Öyle mi? Aslında 1.000 $ lık bir fahişeydi... | Open Subtitles | حَسناً، في الحقيقة كانت عاهره بألف دولار. |
| Görev yerim Alaska'ydı Aslında. Ne demeye çalışıyorsun, Sam? | Open Subtitles | في الحقيقة كانت ألاسكا ، إلى أين تريد الوصول ، سام ؟ |
| Böylece babamın hayatı Aslında daha kötü olacaktı çünkü annemle birlikte olamayacaktı yani gerçek aşkıyla. | Open Subtitles | هذه هي حياة أبي في الحقيقة كانت لتصير أسوأ لأنه لن يكون عنده أمي |
| Aslında mükemmel gidiyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت تسير بشكل مثالي لذا ،توقفت في منتصفها |
| Aslında dokuz yıl önceydi ve ben seni çok iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت منذ تسع سنوات وأنا أتذكرك جيدا |
| Aslında bebeğine mektup yazmak için onu kullandığını söyleyen bir hastam vardı. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت لديّ مريضة والتي أخبرتني انها كانت تكتب رسائل إلى طفلها |
| Aslında, paraya çok sıkışmışlarken en az satan kitabın kopyalarıyla Halley'in maaşını ödemek zorundaydılar. | Open Subtitles | في الحقيقة, كانت تعاني أزمة سيولة حقيقية حتى جعلتها تدفع مرتب المسكين هالي بنسخٍ من الكتاب الأسوأ مبيعاً |
| Detaylı bir incelenme, butlarının kalçasıyla birleştiğini göstermiştir ki, ...hayattayken, Aslında çok daha dik duruyordu. | Open Subtitles | نظرة على شكل إلتقاء فخذيه بحوضه أثبتت أنها في الحقيقة كانت تقف بشكلٍ مستقيم قليلاً |
| Ama Aslında onlar insanların nasıl düşündüğünü gösteren haritalardı. | Open Subtitles | لكن في الحقيقة كانت خريطة لكيف كان يفكر الناس |
| Sinir krizi geçirdiğini söylemişti ama Aslında aşırı dozdan tutuklanmış ve akıl hastanesine yatırılmış. | Open Subtitles | قالت أنه حصل له إنهيار عصبي لكن في الحقيقة كانت جرعة مخدرات زائدة التي أدت به إلى مصحة عقلية |
| Aslında, benim için iyi bir öğrenme deneyimiydi. | Open Subtitles | في الحقيقة كانت تجربة مفيدة لي |
| Buna göre Cole"un bacağından çıkardığınızı iddia ettiğiniz kurşun... Aslında antikaymış. | Open Subtitles | يقول لي ان الرصاصة التى اخرجتها من مستر كول في الحقيقة ... كانت تحفة |
| - Aslında gardırop kısmı daha önemli. | Open Subtitles | "حسنا لا ، في الحقيقة كانت الملابس الكثير من الاسهل " |
| Karides hırsızıyım, Aslında dev karides. | Open Subtitles | سارق الروبيان، ولكنها في الحقيقة كانت "برونز" |
| Aslında Lucielle sadece Annyong ile Maeby'i dans partisine bırakıyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة, كانت (لوسيل), تصطحب "المزعج" و (مايبي) إلى الحفل |