"في الماضي" - Translation from Arabic to Turkish

• geçmişte
• geçmiş
• Bir zamanlar
• Önceden
• Sonunda
• Geçmişi
• geçmişimdeki bir
• daha önce
• geçmişe
• eskiden
• geçmişin
• geçmişteki

geçmişte sipariş ettiğimiz bantların sayısına dair bir histogram çizerseniz, artık biraz azaldı.
وإذا رسمت رسم بياني لعدد الإسعافات التي طلبناها في الماضي فقد تلاشت الآن.

Ben de insanların geçmişte doğaya ne şekilde baktığını görmek istedim.
لذا هنا، أريد أن اعرف كيف نظر الناس للطبيعة في الماضي.

Öyleyse açıkça görülüyor ki şimdi yaptığı hiçbir iyilik... geçmişte yaptıklarını silemez.
اذن لا يمكن لافعاله الجيدة حاضرا أن تمحو ما فعله في الماضي

dahası geçmiş, şimdiki, gelecek despotlara rağmen onunda bir gururu var.
وكرامته محفوظة في كل وقت، في الماضي والحاضر والمستقبل، أيها الطاغية

Bir zamanlar burada yeterince yemek vardı.
في الماضي كان كل شيء متوفر، لم يكن ينقصنا إلا النقود.

Çünkü daha Önceden olmuş olması sonra da olacak anlamına gelmiyor.
عدم نجاح الأمر في الماضي لا يعني عدم نجاحه في المستقبل

geçmişte yaşanan her şeyin sırf seni savunduğum için düzeleceğini mi sanıyorsun?
كُلّ شيءِ حَدثَ في الماضي هَلْ فجأة أصبح جيد لأنى أُدافعُ عنك؟

Kaç bakalım, bu konuda konuşmaktan kaç, ama geçmişte yaptığımız bu tür şeyler bir bir başımıza bela oluyor.
لكي تهرب و تتجنب النحدث عن هذا الأشياء التي كنا نفعلها في الماضي لم نستطيع أن نفعلها بدونه الأن

Cole, geçmişte düşük battı, ama benim erkek arkadaşım cinayet olacağını hayal asla.
كول لقد انحدرت في الماضي و لكنني لم أحلم أبداً أنك ستقتل صديقي

Oh Alex. Annenle konuşmak o kadar güzel ki. Sanki geçmişte yaşamak gibi.
أليكس، سيكون لطيفاً لو تكلّمت مع أمك إنها تبدو وكأنها تعيش في الماضي

Onu çevremizdeki Piper olmadan geçmişte öldürmek için daha kolay olacak.
هو سَيَكُونُ أسهل لَهُ أَنْ يَقْتلَنا في الماضي بدون زمّارِ حول.

~Bir gölge gibi yaşayacağım bundan böyle... ~Sonsuza dek geçmişte... ~Sonsuza dek geçmişte...
من الآن فصاعداً سأعيش كظلّ إلى الأبد في الماضي إلى الأبد في الماضي

Şu anda derinden sevdiğim insanın gülümsemesi ve geçmişte derinden sevdiğim insanın gülümsemesi.
ابتسام الشخص الذي أحبه كثيرا الان و الشخص الذي أحببته كثير في الماضي

'geçmişte geçinilmesi zor bir insan olduğumu kabul ediyorum.' Ama artık değiştim.
سأخذها على اساس انني لم اكن اسهل شخص لتتعامل معه في الماضي

Ama ikimiz de, geçmişte doğru olanı yapmakta zorlandığını biliyoruz.
و لكن كلانا يعرف أنك حاولت فعل الصواب في الماضي

Öncesinde aramızda ne geçmiş olursa olsun tehditlerini iyi karşılayacağım anlamına gelmez.
على الرغم مما حدث بيننا في الماضي, فإنني لا أستجيب جيدا للتهديدات.

Bir zamanlar bir hafta, hatta iki hafta sarhoş olabilirdim.
في الماضي كنت اسكر لمدة أسبوع، وربما اثنين

Eğer idrar yolu enfeksiyonunuz varsa, ya da Önceden geçirdiyseniz, o zaman bu küçük böcekle temasa geçmişsinizdir.
لو كان لديك التهاب في المسالك البولية ، او قد اصابك في الماضي من المحتمل انك اصبت بهذه البكتيريا

geçmişte kullandığımız her araç, Sonunda etkisiz hale geldi.
وبالتالي فكل وسيلة استخدمناها في الماضي ستصبح غير مجدية في النهاية

Ben geleceği görüyorum, sen ise Geçmişi. Aynı imgelemleri paylaşıyoruz.
أراك في المستقبل ، وتراني في الماضي نحن نتشارك برؤية

Tüm insanlığı tehdit eden, geçmişimdeki bir sırrı gizlediler.
مخفي في الماضي الخاص بي سر يهدد البشرية بأكملها

{C:$9C8B7C}Daha önce Ölüm Defterlerinin İnsan Dünyasına birkaç kere düştüğünü duymuştum... {C:$9C8B7C}Ama beş günde bu kadar kişiyi götüren birini ilk kez görüyorum.
،سمعت أنه سبق وأن ظهرت مفكرة موت في عالم البشر في الماضي لكنك أول شخص يكتب العديد من الأسماء في ظرف 5 أيام

Biraz kaba ve görgüsüzsün. geçmişe de hiç ilgin yok.
إنّك وقح تماماً وجلف قليلاً، وغير مهتم جداً في الماضي.

Arkadaşım bana bunu verdi, çünkü eskiden onun için bazı işler yapmıştım.
صديقي أعطاني هذا التلفاز لأنني قمت ببعض الأعمال من أجله في الماضي

Herhangi bir kirişe kulağını dayarsan geçmişin fısıltılarıyla hayrete düşersin.
لقد كنت أستمع لكل شيء يقال من همسات في الماضي

Şarabı, yara bere için değil geçmişteki güzel günleri yad etmek içinmiş.
قال بأن نبيذه ليس للكدمات والجروح فقط ليّذكره بذكرياته الجميلة في الماضي