"في النظام" - Translation from Arabic to Turkish

• Bir sistem
• sistemde kayıtlı
• sistemdeki
• sisteme dahil
• sisteminde bir
• sistemine
• sisteminin en
• sistemin içine
• sistemin içinde
• sistemde vardır
• Sistem Başarısız
• düzen
• sistemde daha
• Sistemi'ndeki en
• Güneş Sistemi'ndeki

Sorunun nedeni .kazara iki tane aynı hesabın oluşturulmasından kaynaklanan Bir sistem hatasıymış.
الاضطراب الذي عمَّ العالم بأسره تسبب فيه خلل في النظام ناتج عن إنشاء عرضي لحسابين متماثلين

Hayır, kendisi hayatta ve iyi durumda. Sabıkası yok, sistemde kayıtlı aşırı hız cezası bile yok.
كلاّ، هوَ حيّ، وبصحةٍ جيّدة لا سوابق، ولا حتى يملك مخالفة سرعة في النظام

Bunu tüm dünyada görüyorsunuz, politik sistemdeki insanlar, neredeyse hiç kimse, insanlığın nereye gittiğine dair geleceğe odaklı bir vizyona sahip değil.
وترى هذا في العالم بأسره تقريبا لا أحد في النظام السياسي لديه رؤية مستقبلية عن مصير البشرية

Dengelediği çubuğun aksine bardağın matematik modelini sisteme dahil etmedim.
وخلافا للعمود الموازن، لم أقم بتضمين النموذج الرياضي للكأس في النظام.

06:38'te elektrik sisteminde bir arıza oldu.
عطل في النظام الكهربائي في السادسة و 38 دقيقة

Tanrım, ne harika. Yargı sistemine inancımı tazelediğin için teşekkür ederim.
حسناً هذا عظيم، وأشكرك لأنك أعدت لي ثقتي في النظام القضائي

Sadece 18 ay sonra Güneş sisteminin en büyük gezegenine ulaştılar.
وبعد 18 شهرا فقط، وصلوا إلى أكبر كوكب في النظام الشمسي

Ezip geçiyorlar. Onu sadece sistemin içine gömerler.
إنهم يبالغون في ذلك كثيرًا فقط سوف يغمرونه في النظام

Bu ikisini bir araya getiriyoruz. Aynı sistemin içinde...
حسناً ؟ ونقوم بوضع هذين النوعين معاً في النظام ذاته.

Eğer bu adam askerse, muhtemelen ismi sistemde vardır.
لذا إذا هذا الرجل خدم، هو على الأرجح في النظام

Ve ekranın her yerinde "Sistem Başarısız." yazısı yazıyordu.
وامتلئت هذه الشاشة بعبارة خطأ في النظام

Bu düzen ve yapı arzusu, onlar gibi insanlara verilen destekle gerçekten güçlü bir ilişki içindedir.
وهذا الرغبة في النظام والهيكل يرتبط بقوة مع دعم لأشخاص مثل هؤلاء.

Ama fırsat kapısı, yenilikçilik ve yeni bir düşünce yapısı içinde olmaktan geçiyor. Bu durum günümüzde tamamen farklı bir yönetim stratejisine sebep oldu direnç kazanmak, ihtiyaç fazlasının farkında olmak, ve tüm sisteme bir bütün olarak yatırım yapmak, ve daha sonra sistemde daha fazla ihtiyaç fazlasına izin vermek için.
و لكن الفرصة تأتي من خلال الإبداع و العقلية الجديدة، الذي أدى اليوم إلى إستراتيجية جديدة للحكم، لزيادة المرونة، الإقرار بالوفرة و الإستثمار في النظام كله كوحدة واحدة، لنسمح بالمزيد من الوفرة في النظام.

Güneş Sistemi'ndeki en uzak ve donmuş ayın üstünde faal sıcak su kaynakları gördük.
على أبعد وأكثر قمر متجمد في النظام الشمسي

Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenler, Dünya ve diğer kayalık gezegenler Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenlerin nüveleri, Uranüs Neptün ve Plüton gibi en uzaktaki gezegenlerin şu anda elimde tuttuğumdan çok daha ince toz parçacıklarından oluştuğunu düşündüğünüzde bu inanılmaz geliyor.
انه لمُدهـش أن نضع فى الإعتبار أن كل الكواكب في النظام الشمسي

Yanlış bir alarm olduğunu söylediler. Bir sistem arızasıymış.
يقولون إنه إنزارا ًً خاطئا ًً بسبب قِصْور في النظام

Regis Air belgeleri 753 numaralı uçuşta Bir sistem arızası olduğunu gösteriyor.
تشير وثائق طائرة "ريجيس" إلى خلل في النظام على متن الطائرة "753".

Parmak izi ve DNA'sı sistemde kayıtlı değil.
بصماته و الحمض النووي الخاص به ليسوا مُسجلين في النظام

Askerlerin sistemde kayıtlı olması gerek.
الجنود ينبغي ان يكونوا موجودين في النظام

Bir süperiletken laboratuvarında sıradan bir Perşembe günüydü, ta ki sistemdeki bir hata küçük bir olay yaratana dek.
كان يوم ثلاثاءٍ عاديا في الموصل الفائق، حتى وقع خلل في النظام مسببا مشكلة صغيرة.

Suçluları , sistemdeki küçük teknik problemleri ortaya çıkartmak için kullandık.
لهذا نستخدم المجرمين للبحث هن أي أخطاء في النظام.

Bir kimyasal yolu hedefleyen tek bir ilaç almaya başlıyor, ve tekrar belirteyim, bu yolun kanserin içindeki sisteme dahil olduğundan emin değilim, ama bir yola hedeflenen bir ilaç, ve işte bir ay sonrası, kanser yok oldu.
قامت بتناول حبة دواء في اليوم تستهدف مساراً واحداً و اكرر, لست متأكداً من إذا ما كان هذا المسار في النظام أو في السرطان ولكنه استهدف هذا المسار و بعد مضي شهر-مفاجأة- اختفى السرطان

Güneş sisteminde, bir kadının adı verilen tek gezegen.
هذا هو الكوكب الوحيد في النظام الشمسي الذي سمي على اسم امرأة

Eroin dolaşım sistemine girince her şeyi durdurur.
بمجرد أن يدخل الهيروين في النظام يغلق وظائف كل الجسم

2015'te Dawn güneş sisteminin en büyük göktaşına ulaşacak--
،في 2015 سيصل "دون" إلى أكبر ...كويكب في النظام الشمسي

İzlanda da Norveç gibi bir İskandinav ülkesi ve yine Norveç gibi sistemin içine dokunabiliyor.
آيسلندا دولة إسكندينافية إنها مثل النرويج , قابلة لأن تتداخل في النظام .

Sadece sistemin içinde daha fazla kalmayacak sorunlu çocuklara ulaşmak istiyoruz.
نحن نحاول إيجاد طريقة للوصول إلى بعض هؤلاء الأطفال الطائشين والذين لن يبقوا في النظام الدّراسي لمدة طويلة

Belki suçlu sistemde vardır, kocamın katilinin tersine, o kaçtı ve bu aklımdan çıkmıyor.
ربما كان الجاني مسجل في النظام بعكس قاتل زوجي الذي هرب و يتملكني ذلك الوسواس

"Sistem Başarısız"... "Sistem Başarısız"...
"خطأ في النظام" "خطأ في النظام"

Yeni düzen altındaki bütün adi kanlar yok edilmeli.
ليس هناك مكان لذوي الدم الأدنى في النظام الجديد

sistemde daha önce aklanmış kusursuz kimlikler.
الطاهرة البائع precleared في النظام.

Güneş Sistemi'ndeki en şiddetli ve en büyük fırtına.
إنها أكبر وأعنف عاصفة في النظام الشمسي كله

Muhtemelen Kuiper Kemeri'nin içinde, Güneş Sistemi'ndeki herhangi bir bölgedekinden daha çok cisim vardır.
من أيّ منطقة أخرى في النظام الشمسي هي المنطقة الأكثر إزدحاماً