Bak, kendin olmamana gerek yok. | Open Subtitles | اسمعي، لست في حاجة أن لا تكوني كما أنتِ. |
Fazla eğlenmesine gerek olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | فكنت أحسب أنه لم يكن في حاجة أن يتمتع بالقبله كثيرا. |
Bunu sana söylememe gerek yok gerçi ama az önce adamın vatandaşlık haklarının canına okudun. | Open Subtitles | أنا لست في حاجة أن أقول لك هذا ولكنك انتهكت للتو أحد الحقوق المدنية لهذا الرجل |
Bar hakkında konuşmamı duymasına gerek yok. | Open Subtitles | نعم , هي ليست في حاجة أن تستمع لي و أنا أثرثر بشأن أمر الحانة |
- İkinizin takıldığını bilmiyordum. - Öyle. - Evet, evet ama çok uzun zaman önceydi ve oraya dönmemize gerek yok. | Open Subtitles | نعم، لكن كان هذا منذ زمن بعيد ولسنا في حاجة أن نعود إلى ذلك الحديث. |
Onu bulmak için bu kadar uzağa gitmeye gerek yok. | Open Subtitles | لسنا في حاجة أن نذهب بعيداً لإيجاد ذلك |
Artık bakıma gerek duymuyorsun. | Open Subtitles | لستِ في حاجة أن يتم الإعتناء لك |
Beni şikâyet etmene gerek yok. | Open Subtitles | لستِ في حاجة أن تقدمي شكوى. |
Bakın, kabalaşmanıza gerek yok, tamam mı? . | Open Subtitles | في حاجة أن تكون قاسياً |
Bizimle gelmen gerek. | Open Subtitles | أنتِ في حاجة أن تأتي معنا. |
Beni şikâyet etmene gerek yok. | Open Subtitles | لستِ في حاجة أن تقدمي شكوى. |