Çocuğun Gözüne cam kırığı saplanmış. | Open Subtitles | هذه الطفلة لديه قطعة من الزجاج في عينها. |
Senin işeyen aşığın gibi deli birinin onu bulduğunu ve uzun kız arkadaşının Gözüne soktuğunu düşün. | Open Subtitles | تصوري بعض الاعمال الغبية مثل ان تعثر معجبتك المتبولة عليه وتطعن صديقتك الطويلة في عينها |
Ben de bu yüzden içkimi onun yüzüne döktüm ama karıştırma çubuğu Gözüne geldi ve onun arkadaşı onu hastaneye götürecek kadar iyi biriydi. | Open Subtitles | ثم رميت شرابي في وجهها ولكن العصا ضربت في عينها وصديقتها كان لطيفة كفاية لتأخذها الى المستشفى |
Sol gözünde de görme zorluğu var. Çünkü... | Open Subtitles | انخفضت الرؤية في عينها اليسار بسبب الشظايا |
Yaklaşık bir saat önce gözünde kül olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت انها كانت تعاني من رماد في عينها منذ ساعة تقريبا |
Elleri bağlı, yüzü çamurlu, gözlerinde tekinsiz bakışlar taşıyor. | Open Subtitles | الأيدي مربوطة، وجه عكر المطارد ينظر في عينها |
Ama gözlerinde o bakışı görünce o katı "ne yaptığını biliyorum" bakışını görünce vazgeçtim. | Open Subtitles | لكني رأيت تلك النظرة في عينها :تلك النظرة الفولاذية التي تعبر "اعلم بما فعلت" وانطويت |
Sonra gözlerindeki o ateşi gördüm sanki Manjulika konuşuyordu. | Open Subtitles | ثم رأيت جحيم الغضب في عينها كما لو أن مانجاليكا هي التي تتحدث |
gözlerindeki o bakış, beni çok korkutmuştu. | Open Subtitles | بتلك النظرة في عينها لقد أخافتني كثيراً |
Beyzbol topunu kendi Gözüne atan? | Open Subtitles | الشخص الذي ألقى البيسبول في عينها الخاصة؟ |
Evet, kollarımızda fazla tüy olmayabilir ya da bir kızın Gözüne bakacak cesaretimiz. | Open Subtitles | صحيح أنه لا شعر يغطي أيدينا أو الشجاعة لكي ننظر إلى فتاة في عينها |
Çok güzel. Gözüne rağmen. | Open Subtitles | جميلة جدا حتي مع الكدمة في عينها |
Sattıkları küçük kalemlerden birini alıp, kızın Gözüne saplamalıydın. | Open Subtitles | كان يجب عليك ان تدخلي قلماً في عينها |
"John May yaşıyor." mesajını her gördüğünde Gözüne bir kazık saplanmış gibi oluyor. | Open Subtitles | كلما رأت رسالة "يحيا جون ماي" سيكون و كأنه خنجرٌ في عينها |
Bu kadının gözünde ölüm var. | Open Subtitles | تلك المرأة رأت الموت في عينها. |
Biz birbirimizin tam tersiydik, ama, adamım onun gözünde daha fazlasını istediğini gördüğüme emindim ama birden ortadan yok oldu. | Open Subtitles | ... كنامتناقضانتماما،ولكن يارجل أُقسم بأنني رأيت في عينها بأنّها أرادت المزيد، ولكن بعد ذلك. |
Bunu gözlerinde gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت ذلك في عينها |
Ve kızının gözlerinde bunu öğrenmek istermiş gibi bir bakış var. | Open Subtitles | ابنتك... لديها تلك النظرة في عينها |
Şu anda gözlerindeki parlaklık kadar dünyayı umut dolu görüyor. | Open Subtitles | "الآن هي تراه مليء بالوعود والآمال ، لامع كالضوء في عينها" |
Onun gözlerindeki şeytan ışıltısını çoktan gördüm! | Open Subtitles | أنتي تكذبين، لقد رأيتها مسبقاً مع بريق الشيطان في عينها! |